• Ocak 2011 - Beelzebub - Cardfight!! Vanguard - Freezing - Gosick - Mitsudomoe Zouryouchuu! - Onii-chan no Koto Nanka Zenzen Suki Janain Dakara ne!!



    Beelzebub


    Yönetmen Takamoto Nobuhiro'nun yakın dönemde başında bulunduğu iki projeyi de izledim. 07-Ghost'un ebleh karakterleri yüzünden bir süre dayanıp yarıda bırakmış, Ookami Kakushi ise beni çok çabuk sıktığından hiç devam edesim gelmemişti. Beelzebub ise diğerlerine göre kesinlikle daha eğlenceli ve izlemesi keyif verebilecek karakterlere sahip. Sürekli kapışan öğrencilerin gittiği ülkenin en kötü okulunda diğerlerinden ayrılan bir manyak Oga bir gün nehir kenarında bir bebek bulur ve onu yanında gezdirmeye başlar. Aslında bu bebek Oga'dan ayrılamamaktadır ve mutlu olmadığı her saniye etrafına elektrik vermektedir. Sonradan anlarız ki gerçekte bu bebek şeytanın oğludur ve dünyaya insanlığın kökünü kazımak için gönderilmiştir. Çıtır çerez bir anime ama eğlendirme ihtimali yüksek, yine de artık çok hassas davranıyorum ve bloglamayacağımı şimdiden söylüyorum.

    Cardfight!! Vanguard

    Ben 10, Pokemon, Beyblade sevenlere hitap eden, yaş profili olarak 10-15 arasını hedeflemiş bir anime. Çizimler çocuklara yönelik, karakterler orta okul çağlarında, konu deseniz yukarıda saydıklarımdan çok da uzaklaşmayan bir hikaye. Bu kart oyunlarına yaşım tutarken de fazla sarmamıştım şimdi de hiç ilgimi cezbetmiyor. Vanguard diye bir masa oyunu var ve şehrin en iyi oyuncusu da önüne geleni tepelemekte. Nadir bulunan bir kart ise oyunu hiç oynamamış bir çocuğun elinde. Birbirlerini rüyalarında gören iki oyuncu karşı karşıya geliyor ve oyun başlıyor. Karizma çocuk tarafından oyunun nasıl oynandığı anlatılırken ben iyice kayboldum ve bir kuralını anlayayım derken diğerlerini kaçırır buldum kendimi. -15 yaş kitlesiyle mutlu bir sezon diliyorum animeye.

    Freezing

    Bölümün açılışında bir kızın çırılçıplak soyunuşunu izleriz ve konu anlatımı hakkında en bariz ipucunu da almış oluruz. Bir seriyi tanımlarken türlerin arasına "Boing" konmuşsa ben süper hafif bir anime beklerim, velhasıl seri kendini aşmış ve ciddi olmaya kasmış. Nova ismindeki bir boyuttan gelen yaratıklarla savaş halindeki dünyada teknoloji almış başını yürümüştür. Süper dövüş yetenekleri olan savaşçılar ortaya çıkmış ve tuhaf bir mücadele patlak vermiştir. Açılış beni öylesine şaşırttı ki konuya hiç odaklanasım gelmedi. Bölümü izlerken de seriyi takip etmeyeceğimi biliyordum ama bölüm sonunda tamamen gösterilen memelerle başkarakterimizin, ablası sandığı bir kızın göğüslerine kafayı gömmesi ve kızın da bundan acayip bir haz almasıyla mkv dosyasını çok hızlı bir şekilde sildim. Süper güçler, dövüşler ve koca memeleri bir arada görmek isteyenlerin takip etmek isteyebilecekleri bir anime.

    Gosick

    Benim zevklerime en uygun düşen tek seri şu anda Gosick. Hem dedektiflik hikayesi olması hem de fazla fantezi öğelere vermemesi şimdilik haftalık düzende yazmamı gerektirecek ve ilgimi ayakta tutacak özellikleri. Japonya'dan transfer öğrenci olarak gelen ve okuldaki herkes tarafından "Azrail" şeklinde çağrılan Kazuya Kujo dışlandığı bu ortamda Victorique ile tanışıyor. Victorique aşırı zeki bir kız ve Avrupa'nın en küçük ülkesi Sauville'de yaşanan gizemli olayları çözme konusunda dedektif Grevil de Blois'nın resmen işini yapan küçük bir kız. Seri hakkında gerçekten hiçbir fikrim yok. İlk bölümü izleyince bir anda beklenti oluştu. Umarım Victorique her hafta gizemli bir suçu çözer ve biz de Agatha Christie romanlarına benzer bir tat alırız. Son cümle biraz abartı kaçsa bile...

    Mitsudomoe Zouryouchuu!

    Geçen yılın Temmuz ayında ilk bölümünü izleyip daha sonra hiç umursamadığım serinin ikinci sezonu da çıktı. 2. sezon gibi kabul edebilir miyiz bilmiyorum, fazla da araştırmadım gerçi ama her yerde 8 bölüm süreceği açıklanmış. İlk bölüm yine komik. Ben bu seriyi geçen seneki o açılış bölümünde aşırı iğrençlik bulunduğu için takip etmemiştim ama belli ki bir mizah seviyesi tutturmuşlar ve işe de yaramış. Yine üç manyak kız kardeşin maceralarını 2 ay boyunca takip edeceğimiz seri ilk bölümünde nefis bir Power Rangers hicviyle karşımıza çıkıyor. Özellikle köri yiyen elemanın umursamaz tavırları beni bayağı bir güldürdü. İlk sezonu izlememişken yine ikinci sezonu bloglamayı düşünmüyorum ama bir ara tüm bölümleri izlemek isterim. Gerçekten çok hızlı esprilerle gülmek isteyenlere iyi bir seçenek gibi gözüküyor.

    Onii-chan no Koto Nanka Zenzen Suki Janain Dakara ne!!

    İsme gel! Efendim, anime sektöründen bir Kissxsis faciasını yeni atlatmışken bu serinin ilk saniyelerini görür görmez midem yine bulandı. Yine küçük kız kardeşin abisine beslediği sapık hisler ve abinin de sapıklaşma konusunda yaşadığı gitgeller serimizin esas konusu. Aynı Kissxsis'de olduğu gibi ilk bölüm sonunda işleri kolaylaştıran bir üveylik muhabbeti açılıyor ve serinin ne rota çizeceği daha şimdiden belli oluyor. Bolca moe ve etek altı görüntülere hala doymamış olanlar buyursun ama ben mümkünse bir daha yanından bile geçmeyeyim.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi