Tanaka Tatsuyuki biraz daha zorlasaymış bu kısa filminde sanat filmi çekmeye yaklaşabilirmiş. Öylesine donuk plan sekanslar ve o kadar ağır bir tempo var ki 14 dakikalık süresine rağmen sanki 1 saattir izliyormuş hissine kapılıyorsunuz. Gerçi filmin temposu yine de ortaya çıkan işin değerini küçültmeye yetmiyor. Şimdiye kadarkiler içinde en anlamlandıramadığım film buydu ama yine de zihin jimnastiği yapmaya fırsat verişini çok sevdim.
Bir kısa film için aynı karenin cömertçe 10-15 saniyelik gösterimini çok beğendim. Hele ki yönetmenin hikayesiyle ilgili hiçbir açıklamaya gitmeyişi bize o hayattan bir kesit izliyormuşuz hissini net bir şekilde verirken sadece görsellikle bir şeyleri anlatmaya çalışması takdire şayandı. Fütüristik bir gelecekte geçen konuda neredeyse filmin yarı süresi boyunca tek bir kızın dişini fırçalamasını, bezgin bir şekilde bir makinenin başına oturup bir şeyler yapışını ve televizyona bakmasını izliyoruz. Sonra nefis bir efektle oyuncaklardan biri canlanıyor ve kızın kucağına oturuveriyor. Film de bu noktadan itibaren derdini daha net ortaya koyuyor.
Çizimler bir harika. Hele ki grinin egemen olduğu animede neredeyse tüm renkler iç bunaltıcı pastel tonlarındayken ortaya çıkan "yaşam formları" müthiş bir canlılık katıyor. Zaten filmin bana göre amacı da bu canlılığı aktarabilmek. "Renk" yetiştiren bir kız ve onun evini basan tuhaf devlet ajanları. Ajanlardan iki tanesinin tüp kafalarının içinde gerçek beyinler, diğer ajanın ise ellerinden çıkan bir tarama gözü bulunuyor. Geleceğe dair çıkarımları yönetmenin kendisini ve sanatını bağlayadursun hikaye anlatım tekniği o kadar gözüpek ki insan ister istemez saygı duyuyor. Şimdiye kadarki filmler içinde Happy Machine'den sonra ikinci sırayı alır.
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.