Arakawa Under the Bridge
Sezonun en çok eğlence vadeden serilerinden biri. İlk bölümde gördüğümüz üç karakter de birbirinden enteresan seviyelerde çatlaklar. Kendini "kappa" zanneden ve kostümüyle suda yaşayan bir adam, kendini Venüslü zanneden ve kral yatağı yerine onun bazasında uyuyan Nino, kimseye güvenmemeyi adet edinmiş ve kendisine her yapılan iyiliğin karşılığını vermeyi prensip edinmiş Kou ilk bölümün bize sunduğu ilginç ötesi karakterler. Nino'nun amnezi durumu Kou'nun borç ödeme takıntısıyla buluşunca seri bize 50 First Dates tadında bir macera sunacakmış gibi. Mizaha ve çeşitliliğe bayıldım. Bu kadar orijinal karakterlerle sayısız bölüm rahatlıkla devrilebilinir. Büyük bir ihtimalle takip edeceğim.Ako ve Riko isimli iki ablanın kardeşleri Keita'nın üzerine fazla düşmelerini konu alan seri Ecchi türünün sıradan örneklerinden olmasının yanında bir de enseste yakın tema seçmesiyle daha ilk bölümden gözümden düştü. Yer yer epey cinsel içerikli sahnelerin de araya sıkıştırılması (ablaların yatakta Keita'yı "okşamaları", Keita'nın okulda düşüp bir kızın bacak arasında kendini bulması vs.) daha şimdiden hedef kitleyi belli ediyor. Hentai olmayan hentailer sınıfında bolca mizah, çokça cinsellik içeren bu seriyi bloglamayı kesinlikle düşünmüyorum. Hele finalde ablaların işini daha da kolaylaştıran sürpriz, serinin kalitesini ne kadar aşağılarda tuttuğunun bir göstergesi. Hiç işim olmaz.
Babası kaybolduktan sonra erkek gibi giyinen bir kızın Kyoto şehrinde gezinmesini konu alan ilk bölüm hayli uzun diyalogları, 12 erkek 1 kız denklemiyle yarattığı "reverse harem" türü ve bir oyundan uyarlanmasıyla fazla ilgimi çekmedi. Her ne kadar çizimler çok tutarlı ve göze hoş geliyor olsa da böylesi modern samurayların başrolde yer aldığı yapımlara kanım hiç ısınamamıştır. Kısır bir sezonda muhtemelen takip etmeyi düşüneceğim Hakuouki'nin dezavantajı her taraftan yağan bereketli Nisan sezonuna düşmüş olması. 1-2 bölüm izledikten sonra nihai kararımı veririm ama büyük bir ihtimalle bir daha bu blogta adını anmayacağım. Bir de ufak not: "chonmage" grubunun hazırladığı fansub çok başarılı bir parodi altyazı. Eğer ciddi ciddi oturup izlemek isteyenler varsa önceden uyarayım.
Uzun zamandır rastlamadığımız bir futbol projesi Giant Killing. Açılışındaki stadyum insanı şevke getirmek için yeterli ama sonrasındaki topun çizimleri felaket. East Tokyo United isimli averaj takımının başına eski oyuncusu Tatsumi Takeshi'nin teknik direktör olarak getirilmesini konu alıyor. 35 yaşındaki bu genç çalıştırıcı İngiltere'de bir amatör klubü FA Cup'ta üst sıralara taşımış ve şehrin gurur abidelerinden biri olmuştur. Taraftarların ağır protestolarıyla karşılaşan eski klubü çareyi onu başa getirmekte bulur. Tatsumi her ne kadar ilginç bir karakter gibi görünüyor ve günümüz antrenörlerinden esinlenerek yaratıldığını belli ediyorsa da seride daha ilk andan (hatta isminden) verilen his "küçük takımın devlere kafa tutması" vukuatının yaşanacağı yönünde. Cross Game'den sonra spor serilerini haftalık periyotta değerlendirmenin sıkıcı olacağını düşündüğümden Giant Killing'i de bloglamayı düşünmüyorum ama bittiğinde bir incelemeyle yeniden hatırlatırım.
2004'ten beri devam eden serinin 6. sezonu da Nisan ayının bir başka serisi. Goro Shigeno'nun MLB (ABD Ulusal Beyzbol Ligi)'ye transferi ve kendini kabul ettirme süreciyle başlayan ilk bölüm daha önce izlemediğim seri hakkında bana birtakım ipuçları verdi. Her şeyden önce Major salt bir spor serisi. Soyunma odası atışmaları, yönetici hinlikleri, oyuncu sataşmaları derken aslında bayağı kapsamlıca beyzbol dünyasını anlatan, bunu da oyuncu ve oyuncunun çevresi aracılığıyla aktaran bir anime. Spor asla sadece spor olmadığından ve birçok parametreden etkilendiğinden ben bu kadar rafine bir bakış açısını izlemeyi yeğlemiyorum. Eminim ki serinin anlatacağı ve hayata dair anların yaşanacağı pek çok sahne şimdiden hazırlanmıştır ama Cross Game gibi bir seriden sonra beğeni seviyesi bir kademe daha yükseliyor. Bloglamayacağım garanti, inceleme belki bitince.
Hakuouki Shinsengumi Kitan'i izledim güzeldi , ama çizimlerden kaybetti buna rağmen karakterler özenle çizilmişti.Shoujo sevenlerin kaçırmaması gerek.
YanıtlaSilÇok fazla birşey beklemeyin sizi pek şaşırtmayacaktır.
3 bölümdür olaylar basit bir şekilde ilerliyor yine de izlenilmeli derim.
Angel Beats!
büyük umutlarla başladım ama batmış bir seri .Çizimleri fazla sevmedim olaylar komediye dönmüş oysa konusu ağır.Tenshi(angel) karakteri boş ,dövüşmekten başka bir şeye yaramıyor.Arada karakterlerin hayatlarını göstermeleri güzel ama Otanashi'nin hafızasının kayıp olması bana Kanon'u hatırlattı.
efektlerle süslenmiş renklendirmeleri iyi, karakterler gökkuşağı olmuş o kadarda olur.
Yuti karakteri Haruhi'yi andırıyor yapımcılarda bunun farkındadırlar muhtmelen belli bir popüleriteye ulaşsın diye yapılmış anime gibi geldi.Meade Jun'dan böyle birşey beklemezdim Clannad (after story) ile gönülleri feth etmişti bu seri vasat ama yinede eğlenceli izleyin derim.
not:
Haruhi'nin yanından bile geçemez
Kissxsis
ovalarını izlemiştim zaman kaybı olarak düşündüm izlemeye gerek yok.
Birçok online anime sitelerinde popüler animelerin başında geliyor kim ne derse desin inkar edilemez bir gerçek.oldukça fazla cinsellik önplanda buda onun çok fazla izlenilmesine yol açıyor fazla söze gerek yok zaman kaybından başka birşey getirmiyor.
Siteni yeni buldum takipçilerindenim.
Emeklerin için saol
Angel Beats beni de fazla sarmadı. Bana da CANAAN'ı anımsattı. "Vay anasını" bir fikir ama sonra peşi sıra heba eden bölümler ve onları daha da batıran karakterler. Yalnız dramasına ve soundtracke diyecek lafım yok. Takdire şayan müzik seçimleri var. Bölüm içinde konser olursa tabii.
YanıtlaSilKissxsis için dediğin durum çok normal. Seks satar sonuçta. 1. bölümden sonra hiç izlemedim, umurumda da değil. Fanboylar düşünsün. Yine de kaliteli ecchi için B Gata H Kei diyorum. Her bölümde acayip güldüren anlar ve diyaloglara sahip.
Hoşgeldin :)