• Nana



    Paradise Kiss sayesinde dünyasına dalma şansı bulduğum mangaka Yazawa Ai'nin son ve en nitelikli işi olan Nana 47 bölümden oluşan bir gençlik draması. Nana ismindeki iki kızın kaderin bir oyunuyla çarpışmalarını ve bu çarpışmanın her ikisinin hayatına nasıl etki ettiğini gösteren anime milyonlarla ölçülecek bir hayran kitlesine sahip. Animasyonunu Madhouse'un, müziklerini ise ilahi bir gücün kontrol ettiği serinin bu kadar tutmasının bana göre en büyük nedeniyse karakter yaratmadaki başarısı.


    Her eserin bir yerinden birbirini taklit ettiği, her konunun daha önce mutlaka bir şekilde anlatıldığı, araklama kavramının esinlenme ile yer değiştirdiği bir dünyada yaşıyoruz. "Anlatılacak konu kalmadı" kolpasına inanmıyorum ama artık çok azaldıklarını kabul ediyorum. İnsan oğlunun diğer birçok özelliği gibi hayal gücünün de körelmeye başladığı bir gerçek. Yazawa Ai de bizim karşımıza yepyeni bir hikayeyle gelmiyor ama anlattığı hikayesine bir farklılık getirmeyi başarıyor.

    Aşk ve gururun canhıraş mücadelesini, ölümüne savaşını anlatan anime bu kavramlara getirdiği tarafsız bakışla kahramanlarını yalnızca gözlemliyor. Zaman zaman aşkın formunu sevgiye, gururun formunu empatiye dönüştüren seri boyunca -her ne kadar aksi algılanmaya çok müsait olsa da- ne kazanan var ne de kaybeden. 15-25 yaş aralığındaki gençlerin aşk ve gurur arasındaki bocalamaları onların yetişkinliğe geçiş süreçlerini simgeliyor. Bu sürecin çok sancılı olmaması insan doğasına aykırı.


    Nana'nın hikayesindeki asıl farklılıksa elbette seriye isimlerini veren başrolleri. Bir değil, iki edebi karaktere hayat veren mangakanın yeteneği iki Nana'da ortaya çıkıyor. Her iki Nana da geçmişlerini daha önce bir şekilde dinlediğimiz karakterler olabilir lakin onların iç dünyaları serinin uzun sayılabilecek periyodunda maksimum detayla işleniyor. Bu avantaj da beraberinde seyirciler üzerinde hatırı sayılır bir etki bırakıyor, onları özümsemesine ve içselleştirmesine yol açıyor.

    İnsanların hafızalarına kazınan bu kahramanlar sayesinde Nana'yı izlemek, okumak, dinlemek ve hatta hatırlamak bile su gibi akıyor. Telenovela bayıklığından ve pembe dizi ağırlığından görünüşte aykırı karakterleri ile insanı harekete geçiren saldırgan müzikleri sayesinde rahatlıkla sıyrılan Nana beslendiği tezatları lehine çeviren, türe yeni bir soluk getirmeyi başarmış harikulade bir seri.


    2 Görüş:

    1. seriyi izledikten sonra okumuş olsamda yazını böylesi daha iyi

      YanıtlaSil
    2. izlediğim ve sonunu merak ettiğim en iyi anime.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi