• Supernatural The Animation 21-22



    Ishizuka Atsuko - Miya Shigeyuki. Karşınızda saygıyla eğiliyorum. Bu iki ismi bir kenara not etmekte fayda var. Özellikle Atsuko benim fetiş yönetmenlerimden biri oldu. Aoi Bungaku'daki olağanüstü 11 ve 12. bölüm başarısından sonra Supernatural'daki muhteşem 20. bölüm performansı... Anlatılmaz, yaşanır diyorum. Miya Shigeyuki'nin de ondan aşağı kalır yanı yok, inanılmaz bir final çekmeyi başarmış. "Gözlerinizi ekrandan alamayacaksınız" diye bir klişe vardır ya hani, bu finalden sonra mümkünse aynı lafı başka bir yapım için kimse kullanmasın, çok fena oyarım. Ciddiyim, bu lafın değeri ancak böyle bir finale yakışıyor.

    Önce Sam'in diğer özel güçlü insanlarla birlikte kaçırılıp "iyi olan kazansın" oyununa tabi tutulmasıyla gözlerimizi açıyoruz. Bir daha kapanmayacak gözlerimiz Dean'in çırpınışları ve Şeytan'ın acımasız kahkahalarına tanık olurken bölümün finali ve üstüne gerçek finali (bu dizinin takipçileri ED sonrasını bekler) bizi darmaduman ediyor. Son bir bölüm kalmışken böyle bir finalle yönetmen resmen ağzımıza sıçıyor. 22. bölüm başladığında çaresiz, ümitsiz, kederliyiz ama bir dakika! Henüz tüm kartlar oynanmadı, sarı gözlü şeytandan başka şeytanlar da var. En zor anlarında beklenmedik birinin yardımı kardeşlere yetecek mi? Sam gücünün farkına varabilecek mi? Dean küçük kardeşini koruma "görevini" layıkıyla yerine getirebilecek mi? Spoilersız, ancak bu kadar anlatılabilir. Muhteşem bir final.

    Serinin çıkacak son 4 bölümünü beklerken kafamda aşağı yukarı bir puan belirlemiştim ama son bölümlerle o puanı bir üst çıtaya çekmeyi başardılar. Her bölümü 40 küsür dakikadan oluşan dizinin 6. sezonu yayınlanırken yapımcıların neden bu seriyi animeye uyarlayıp bölüm sürelerini yarıya indirmeyi tercih ettiklerini anlamamıştım... ama şimdi çok iyi anlıyorum. Kocaman 6 sezon yerine biz sadece 22 bölümden oluşan upuzun ve dolu dolu bir "sarı gözlü şeytan" arcı izledik. Kendi adıma bu sene çıkacak hiçbir animenin Supernatural'dan daha iyi bir sürpriz olabileceğine ihtimal vermiyorum. "Korku" türünde ise şimdiden kalburüstü animelerin arasına girdi gözüyle bakıyorum. Hala izlemeyen varsa da kocaman bir "yuh!" çekiyorum.


    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi