• One Week Friends - 1-2-3-4-5


    Nerde kalmıştık!
    2014 bahar anime sezonunun en naif serisinden bahsediyorduk. Akıl oyunları, kavga dövüş, robot otobot, doğaüstü süper güçlü birşeyler arayanlar hemen terkedebilirler bu mecrayı. Masumene hayatların kesintisi, kesişme noktası bu seri. Her hafta pazartesi bilinmeyen bir sebepten dolayı arkadaşlarını unutan Kaori Fujimiya'nın dramını izliyoruz. Her pazartesi kendini tekrardan sevidiği kıza tanıtmak zorunda kalan, her şeye bir şekilde yeniden başlayan, Fujiyama'nın dramını tersten yaşayan Yuki Hase'nin dramını ekliyoruz. Ama ajite olmuyoruz. Çünkü özünde her ne kadar negatif bir hikaye karşımızda varmış gibi görünse de masum duyguların dile getirilişi, okul hayatının komedyaları eğlenceli bir şekilde bize sunuluyor.
    Özellikle beşinci bölüm daha iyisi gelene kadar benim için eğlencenin tavanına vurmuş bir bölüm oldu. İlk dört bölümde yan karakter olarak bir tek, aklı başında yorumları olan, umursamaz ve miskin bir yapısı olan Shogo Kiryu'yu izledik. Lakin beşinci bölümde Saki Yamagishi adında, devamlı bir uyku halinde geziyormuş gibi görünen, unutkan, saf ve kendisiyle barışık bir yan karakterimiz daha oldu. Kiryu'dan en büyük farkı böyle tiplerle gerçek hayatta karşılaş(ıyor)mış olmamızdı. Ne yalan söyleyeyim bu karakteri izleyince seriye olan sevgim bir kat daha arttı. Ve ayağının tozuyla hem benim hem de Fujiyama'nın üzerinde çok büyük bir etki bırakmayı başardı. Yuki'nin bu durumdan nasıl etkileneceğini ileriki bölümlerde görürüz artık...

    Hemen bir açıklama yapayım. Sevgili animedyum'un bloguna artık yeni inceleme yazmayacak olmasını unuttuğum (önemsemediğim) bir gecede, votkanın da bana vermiş olduğu güçle bu seri ile ilgili tanıtım yazısını eklemiş bulundum. Geçmişte de bir kaç kez eklemişliğim vardı. Yorumlarınızla animedyum'a gösterdiğiniz teveccühü üzerime al(ma)dım :) Yeni projesi de olduğuna göre koskoca blogta yalnız kalmam herhalde :oleyo:

    1 Görüş:

    1. gösteripte vermemek gibi. ya yaz ya bırak yahu. sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum. sevgilimle bu kadar karışık duygular yaşamıyorum. lanet gelsin ki seviyorum yazılarını. neyse bıraksanda eski yazılarını okuyorum arada.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi