• İnsanlık Geriledi - Ol


    <- Önceki Bölüm: Yek

    Doğanın söylediklerini uzun süre düşündü insan. Neredeyse bir sene boyunca başıboş bir şekilde dolandı ve sadece düşündü. Doğa ne kastetmişti? "Biz" için vazgeçmesi gereken "Ben" ne demekti? Başladığı yere dönmüş gibi hissediyordu kendini. Aklına hiçbir cevap gelmiyor, bu soru gittikçe onu boğuyordu. Artık hissettiğine yalnızlık da denemezdi, tamamen boşluktaydı insan. Dipsiz bir kuyuda çırpınıyor, kendini tanımlamaya uğraşıyordu.

    "Kapıyı niye inşa ettim?"

    Bedenini korumak için inşa etmişti elbette. Değerine paha biçtiği benliğini muhafaza eden bedeni içindi kapı. Canı istediğinde açacak ve bedenini ve dolayısıyla benliğini herkesle paylaşacaktı...

    "Herkes mi?"

    İnsan işte o an dehşete düştü.

    Kendini zaptedemiyor, tir tir titriyordu. Ruhu kuru bir dal gibi çatırdamaya başladı. Bedeni, ruhu üzerindeki hakimiyetini yitiriyordu. İnsan da bedeni üzerindeki hakimiyetini kaybediyordu. Biçare kalmıştı. Düşüyordu, kuyunun karanlıklarında son sürat kendi içine düşüyordu. Onu yavaşlatacak hiçbir tutamaç yoktu. Çakılacağını anlayınca takati kalmadı ve yere yığıldı. En dibe ulaşmıştı. Bedenin hakimiyeti o an sona erdi. Bedeni, bundan böyle sonsuza dek insana söz geçiremeyecekti. Ruhun mutlak iktidarı başlamıştı.

    Uçuyordu insan, bir tırtıldan kelebeğe dönüşmüş gibi uçuyordu. Onu sarmalayan bedeni yırtılmış ve yere serilmişti. Düşlerine hiçbir pranganın söz geçiremeyeceğini önceden biliyordu. Ruhu, insanı düşlerinde terbiye ediyordu. Savaşmadı insan; zaten galip gelemeyeceğini de anlamıştı. Yokluğa düşmüştü, düştüğü yerde kendi de yoktu.

    "Herkes..." diye geçirdi içinden. Başka biri yoktu belleğinde. Kendini korumaya öylesine ihtimam göstermişti ki başkalarının varlığından bihaber yaşamıştı. Temas kurmak için çaba göstermişti ama nafile bir telaştı bu. Önce temas kurması gereken başka biri vardı. Kimseyi hatırlamadığı için onları var edememişti ve kimse tarafından hatırlanmadığı için o da var olmamıştı.

    "Seni hatırlayan kimse yoksa kendini nasıl tanımlayabilirsin!" diye kükredi bir ses. İnsanın dili tutulmuştu. Hoş, istese de cevap veremezdi zira şimdi sesi de yoktu insanın; insan yoktu çünkü.

    Gözlerini açtığında kendini uyanmış gibi hissetmedi. Aymıştı insan. Hatırlanmıyordu ve bu yüzden bir benliği de yoktu. Kibirle inşa ettiği kapıyı o an hafızasından sildi; kapı bir daha asla var olamayacaktı. Bunu fark eden insanın etrafında başkaları belirmeye başladı. Yanlarına gitti ve onlarla temas kurdu. İnsan, nihayet var olmuştu.



    1 Görüş:

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi