• Aku no Hana - 06+07




    Elini veren Kasuga her iki kıza da kolunu kaptırıyor. Bir yandan Saeki'nin ona karşı duyduğu güveni boşa çıkarmamak için işlediği suçun cezasını çekmek istiyor, öte yandan da bu cezayı çekmesini sağlayacak Nakamura'nın egosunu besleyen aciz bir zavallıya dönüşmekten kurtulamıyor... mu acaba?

    Manga okurlarının böylesine underground bir eseri niçin bu kadar tuttuklarını nihayet anladım zira şimdiye kadar olan bölümler; evet, bir bakıma belli sınırlar içinde sıra dışılardı ama özellikle 7. bölüm ile Aku no Hana'nın alametifarikası o şişko dolunayın ışıklarıyla yıkandı ve tamamen aydınlandı.

    Nakamura'nın teklifi karşısında -sanıyorum- herkes gibi benim de aklımdan aynı düşünceler geçiyordu: "Yazmayıver. Daha sonra gidip Saeki'ye itiraf edip bu suçunun cezasını çeker ve kefaretini ödersin, eğer istediğin buysa." Evet, en mantıklı olan yol bu.

    Ama ancak ve ancak minnacık bir insan topluluğunun yapabileceği bir şeyle ilgileniyor Aku no Hana... ve bunun adı "mantık" değil, "doğru". Eskiden beri doğru ve normal kavramlarına takık olduğum için böylesine yürekli bir anlatımı canıgönülden destekliyorum. Doğrular seninle karşılaşmadan önce başkalarının verdikleri kararlarla biçim almıştır ve asla senin doğruların, "gerçeğin" olamazlar. Kendi gerçeğini herkesten önce kendine itiraf eden Kasuga'nın ve koyun sürüsü gibi gördüğü çevresinde nihayet bir yol arkadaşı bulan Nakamura'nın suratlarındaki gülümseme serinin şimdiye kadarki tek olumlu duygusuydu. Yapmacık değildi ve "doğruydu."

    Kasuga'nın bu yaptığını onun yaşında kesinlikle yapamayacak (belki de yapamamış; çok geride kaldı o yıllar) biri olarak, her bölüm sonunda sövmekten beter eden mangakanın hangi amaçla bu eseri yazdığını ve kötülük çiçeklerini kimlerin bahçelerinde açtırmaya niyetlendiğini çok iyi anlıyorum. Aku no Hana sittinsene popüler bir anime olmayacak ama o minicik kitle için çok sağlam bir tohum ektiğini söylemek gerek.

    1 Görüş:

    1. 7. Bölümün sonu tam anlamiyla efsaneydi. Bana kalirsa anime icin de bir donum noktasiydi. Her kim ki bu Animeye iyi ya da kotu diyecekse serinin tamamini izlemesi gerekiyor. Bunu bir kez daha kanitladilar.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi