• Kotoura-san - 01




    Kara Kış'a koymaya gönlüm el vermedi zira kuşbakışı açılış sahnesi gördüğüm en iyi karelerden biri. Ha keza, takip eden ve camın kırılmasına kadar geçen 10 dakikalık süreç de gördüğüm en iyi 10 dakikalardan biri. Gerçekten kusursuz bir yönetim performansı. Haruka'nın çığlığında ses yerine müzik kullanılması, sahnelerin seçimi, renklendirme... hepsi inanılmaz.

    İnsanların düşüncelerini okuyabilen Haruka'nın doğruları söylediği için küçüklüğünden beri yalnız kalışını ve bu sebeple de yeni bir okula başlamasını izliyoruz. İlk 10 dakikanın etkisi bölümün -ve umarım serinin- tamamına  etki edip harikulade bir atmosfer yaratıyor. Bölümün ikinci yarısı ise Manabe adındaki oğlanın şaklabanlıkları sayesinde serinin nasıl acı tatlı bir ton seçtiğini gösteriyor.

    Açıkçası sırf o inanılmaz 10 dakika için seriyi sonuna kadar izleyeceğim. Kalburüstü bir anime olmayacağını biliyorum ama o ilk 10 dakikayı yapabilen insanların aynı başarıyı seri içinde en az bir kez daha tekrarlamalarını gönülden diliyorum.

    5 Görüş:

    1. İlk on dakika benim içimi parçaladı.Bir animeninn 180 derece nasıl dönüş yaptığınada şahit olmuş olduk.İlk dakikalarda ki dramı yansıtmaya devam edebilseydi gelmiş geçmiş en iyi anime olabilirdi.

      YanıtlaSil
    2. Seri bir çok açıdan harika. Atmosfer insanı içine öyle çekiyor -ki yaşattığı duygular gerçekten inanılmaz. Karakter gelişimleri, seiyuu'ların başarısı ve senaryonun bu kadar iyi olup, belli başlı dönüm noktalarını da ince eleyip sık dokuyan bir tarzla hissettirmeleri de gerçekten harika.

      Çıkar çıkmaz izlediğim ve beklentilerimi fazlasıyla karşılayan bir seri oldu. Özellikle, gerçekçi yanıda bir o kadar hoş.

      YanıtlaSil
    3. 4. Bölümde bir dedenin torununu kötüye kullanmasını, tacizini izledik. Bu kadar rezil bir fikir senaristin aklından nasıl geçebilir? Hadi senarist sapık bunun yönetmeni ya da diğer ekip hiç mi uyarmıyor? Mide bulandırıcı, kadınları aşağılayan bir seri. Animelerdeki ensest artık zıvanadan çıktı.

      YanıtlaSil
    4. animeleredemi uzandı bu sapıklık politikası?

      YanıtlaSil
    5. Merhabalar,
      Şu an 6. bölümdeyim. Kulvarına göre anime beklentilerimi fazlasıyla karşılıyor. Çok eğleniyorum. Dediğiniz gibi ilk 10 dakikası kesinlikle büyüleyiciydi. Sırf o 10 dakika hatırına sıkıcı olsa dahi seriyi bitirirdim sanırım.
      4. bölümdeki ensest çok rahatsız etti, sinirimi bozdu ama artık animelerdeki bu sapkınlığa alışmam gerektiğini düşünüyorum. Çünkü animeleri çok seviyorum, vazgeçebileeceğimi sanmıyorum ama maalesef çoğu animede ensest bu kadar net olmasa da işleniyor ve doğal bir şeymiş gibi anlatılıyor. Özellikle komedi barındıran animelerde. O sahneleri atlayıp, keyifli kısımlarına odaklanmakla yetiniyorum.
      Kotoura-san sırf seyiuu ları ve ortalama üstü komedisi için bile izlenir :)
      Sevgiler.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi