• Sasami-san at Ganbaranai - 01




    Ben öyle aman aman bir SHAFT hayranı değilim. Evet, Monogatari serileri hoşuma gitti ama yalnızca Bake'ye bayıldım. Arakawa keyifli bir seyirlikti: Yer yer çok komik ama genelinde kendini tekrar eden türden. Madoka da ortalamanın üstü, gayet iyi bir animeydi: Gerilimi hep yükseklerde tutup finalinde klişeye kaçan cinsten. Fakat SHAFT dendiği zaman aklıma öncelikle bu animeler gelmiyor; tam tersine, bu animeleri yapanın SHAFT olduğu gerçeği geliyor.

    Farkındayım, buladım biraz. Demeye çalıştığım şu: SHAFT kendi ürettiği animelerin önüne geçiyor. Eserin kendisinden ziyade kafamda önce stüdyonun adı beliriyor. Ne zaman aynı bölüm içinde 3-4 farklı animasyon tekniği görsem bu serinin SHAFT ürünü olduğunu biliyorum. Hele ki karakter kadrosu 1 erkek ve 1kaç kızdan oluşuyorsa (ya da Arakawa'daki gibi 2. erkek de pek erkekten sayılmıyorsa) bu animenin SHAFT tarafından yapıldığına kani oluyorum. Keza ne zaman kızlar inanılmaz güçlü, o tek erkek ise figürandan öteye geçmiyorsa stüdyonun ismi yine yaldızlı harflerle gözümün önünde beliriyor.

    Sasami-san'ın konusundan çok bahsetmeye niyetim yok. Müthiş özgünlükte bir seri olmayacağının farkındayım ama SHAFT'ın bir kez daha yepyeni teknikler kullanması -her ne kadar hayıflansam da- bu seriyi izlemem için yeterli. Haftalık yazacak kadar merak ettiren bir konu yok: Varsa bile SHAFT'ın gövde gösterisinden zaman kalmaz. Fakat bölüm boyunca daldan dala atlayan animasyonu bir kenara alalım; Sasami'nin evden çıkmaya yeltenip giyindiği sahnedeki stop-motion+animasyon bile ne anlatmaya çalıştığımın bir göstergesi. Orada kaç frame/sec kullanılmış? 40 mı, 50 mi?



    4 Görüş:

    1. Reşit olmayan minicik bir kızı sonuna kadar sömürmüşler üstüne de abisinin ona olan ensestvari ilgisi mide bulandırıcı. Madem animasyonu iyi diye leş kategorisine almadın neden tamako market ve diğer tüm kyoani serilerine çöp gözüyle bakıyorsun anlamadım. Shaft resmen dalga geçmiş izleyiciyle. Eee paraları bol diye böyle saçma bir şey ortaya çıkarmışlar. Çok başka şeyler hayal ediyordum. Shaft zeki espri merkezi değildir. Gönül rahatlığıyla sevmedim diyebilirsiniz. Atarlı ergen gibi yazdım kusura bakma animedyum. Amacım seni rahatsız etmek değil fakat her j.c staff ve kyoani serisine neredeyse haksızlık yapıyorsun. Senin gibi biri bunu nasıl yapar aklım almıyor.

      YanıtlaSil
    2. Çünkü SHAFT büyük çoğunlukla deniyor, KyoAni her zaman kopyalıyor, J.C. Staff ise son dönemlerde çalıyor. Blogu bu kadar yakından takip ettiğine göre J.C. Staff ile ilgili daha önce neler çaldığını yazmıştım, tekrar etmem gereksiz.

      KyoAni ise sadece yeni karakterli K-On satıyor. Paraları bol diye aynı yemeğe temcit pilavı muamelesi yapmalarına tahammül edemiyorum. Tamako'yu daha izlemeden orada 4 kız olacağını ve bunların da neye benzeyeceklerini (K-On karakterleri) biliyorum ve izlediğim zaman en ufak bir şaşkınlık, yenilik, özgünlük yaşamıyorum.

      SHAFT da belki bu yola girmiştir. Herhalde Madhouse ve Ghibli hariç tüm stüdyolar uzun bir süre sefilleri oynayıp turnayı gözünden vurdukları bir anime yakaladıktan sonra aynı yolu seçmişlerdir (En yakın örnek Manglobe), bir ara araştırmaya çalışırım.

      Ama en azından SHAFT'ın her animesinde bir yenilik, daha önce karşılaşmadığın bir özellik görebiliyorsun. Deniyorlar derken bunu kastediyorum. Yazıda bahsettiğim sahne ve bölümün tamamındaki çoklu animasyon tekniği bana üzerinde kafa yorulmuş bir çabayı gösteriyor.

      Ensest konusunda tamamen haklısın. Fevkalade animasyonları bir kenara alırsam bana da fena halde Nisemonogatari'deki ensest çağrışımları hatırlattı Sasami-san ve birçok noktadan da daha önceki (yazıda adı geçen) işlerinin kolajıymış havasını verdi. Bu yüzden de haftalık yazmayacağımı belirttim.

      p.s. Hiç öyle algılamadım, böyle eleştiriler başım üstüne.

      YanıtlaSil
    3. Bir de serinin ilk bölümündeki sembolizm hakkında bugün denk geldiğim bir incelemeyi (link) vereyim.

      YanıtlaSil
    4. İlk cildi çevrilmiş ve kitapta çok açık bir şekilde neyin ne olduğunu söylüyor. Hem 3 kız kardeş savaşa katılmadan önce kendi aralarında çikolataşlamaya neyin/kimin sebep olduğunu tartışırken tanrılardan bahsediyorlardı hem de daha sonra Sasami anlatıyor tek tek neler olup bittiğini, kimin ne olduğunu vs. Amaterasu'nun Sasami olduğu tahmin ediliyor, ama değil :) Seride nasıl işlenecek merakla bekliyorum..

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi