• Cuticle Tantei Inaba - 01




    Yapay olarak yaratılmış yarı kurt yarı insan olan özel dedektif Hiroshi Inaba etrafında şekillenen hikayede, Hiroshi kendi dedektiflik bürosunu karşı cinsin kıyafetlerini giyen sekreteri Yuuta ve "görece normal" bir genç olan Kei ile birlikte işletmektedir. Hiroshi ve ekibi baş düşmanları, para yemekten (gerçek anlamda) hoşlanan bir keçi olan Don Valentino'yu yakalamaya çalışmaktalardır.

    Hmm, anlatması güç. Komedi yapmaya çalışan, shounen ai imaları barındıran, karambol temposuyla sıkışık bir anime... en azından ilk bölümünde. Absürt esprileri ve karakterleriyle güldüren ama mutlaka 30 saniyede bir chibi göstermeye güdümlü bir seri. Saçma ama yer yer komik. Kötü ama bazen keyifli. İzlemek değil, ara ara bakmak daha cazip. Bu kadar hiperaktif bir seriye 12 bölüm çok bile.

    2 Görüş:

    1. Çok kötü olacağını düşünmüştüm ama don valentino reise kayıtsız kalınmaz. Dediğin gibi bazen komik bazen de değil. Japonlar daha çok eğleniyorlardır. Komedi anlayışları farklı bizden. Ve kapanışta don valentino nun söylediği şarkıya bittim. Ccc don valentino ccc

      YanıtlaSil
    2. Adam haklı beyler dağılın...

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi