• Magi - 01




    "Karakterlerimizin bu haftaki maceralarında" türevli animelerin bir yenisi de Magi. Ortalıkta iyilerin "bir şekilde" sağ kurtulup amaçlarına ulaştıkları ama bunu yaparken de dillere destan badireler atlattıkları yeterince anime olmadığı için Magi de "Alaaddin'in Sihirli Lambası" masalını yeniden ısıtıp karşımıza koyuyor.

    Masalı duymayan herhalde kalmamıştır ama A-1 Pictures'ın animesini bu kez mümkünse izlemeyen çok kişi kalsın. Artık Japonya'da bir shounen zorunluluğu olarak stüdyolara dikte ettirildiğine inandığım kötü animasyon bölümün tamamına hakim. Alaaddin'in normal karakter tasarımıyla chibi-vari çizimlerinin iç içe geçtiği sahneler resmen gülünç. Yine burnu olmayan başkarakterler ve tam tersine iyice karikatürize edilmiş ve bence çok daha iyi çizilmiş yan karakterler de eksik edilmemiş. Bölüm içindeki melodilerin haricinde en azından OP'nin arabesk bir parça olmasını beklemek sanırım polyannacılık oluyor. Bilindik bir masala J-Rock'tan daha iyisi gitmezdi, eline sağlık A-1 Pictures!

    Seri belli ki gayet iyi bilindik, kemikleşmiş bir shounen örneği. Arada gülüp eğleneceğiz, hemen ilk bölümden gördüğümüz gibi kadınlar ya köle ya da konsomatris şeklinde resmedilip kurtarılmaya muhtaç canlılar olarak tanıtılacak ve Alaaddin'in de bölüm sonunda söylediği gibi hepimiz arkadaş olmaya çalışacağız. Elbette sıkı çalışma ve birbirine güvenme gibi temaları da unutmayacağız zira ne de olsa diğer shounen örneklerinde bunların hiçbirine değinilmiyor! Size iyi seyirler, ben hemen kaçtım.

    1 Görüş:

    1. tam olarak öyle sayılmaz mangası çok güzel fakat uzun bir seri olsaydı görebilirdik bir şans daha vermelisin

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi