• Tari Tari - 01+02



    P.A. Works sene başında Another'ı çekerek farklı işlerin de altından kalkabileceğini kanıtlamıştı. Geçen yıl stüdyonun bir anda ilgi çekmesini sağlayan seri ise Hanasaku Iroha'ydı.

    Hanairo günlük güneşlik bir iklimde, lise çağındaki kızların genç kadınlara dönüşmesini anlatan eğlenceli bir seyirlikti. Animasyonu yer yer gövde gösterisine dönüşen bir kaliteye bürünse de serinin limitleri genelde belliydi. Sene başında ikinci sezon haberleri/dedikoduları ortalığı sarmışken P.A. Works önce projeyi şu anda içinde bulunduğumuz yaz sezonu için duyurmuş, sonra geri çekmiş, ardından film projesini ilan etmiş, akabinde de tarih vermekten kaçınmıştı. Bu kadar kafa şişirmemin nedenine geliyorum: Tari Tari bariz bir şekilde bu boşluğu doldurmak için yaratılmış bir Hanairo türevi gibi görünüyor.

    Karakter (özellikle de kızların) tasarımları Hanairo'nun karakterlerinin tamamen kopyaları. Saç renklerine, boylarına, dış görünüşlerine kadar neredeyse Ohana'nın, Nako'nun, Minko'nun klonları olan kızlar yine aynı karakterlerin görevlerini de üstlenmiş durumdalar. Her tarafa koşturan, herkesin elektriğini çeken (bir anlamda grubun merkezindeki) Konatsu'nun, şarkı söyleme isteğini yerine getirmek için toplanan arkadaşlarıyla güzel parçalar eşliğindeki hikayesini izliyoruz... ve açıkçası, Konatsu'ya her bakışımda Ohana'yı hatırlamak ya da en azından Ohana'yı yeniden görmek istemek seriye en başından soğumama yol açıyor.

    Şimdiye kadarki iki bölümlük süreç içinde cömertçe dinlettiği 2-3 dakikalık şarkıları yine Hanairo'dan alıştığımız animasyon kalitesiyle makyajlayan seri ne kadar uğraşsa da yepyeni bir hikayeye sahip olamayacağını belli ediyor. Belki iki proje arasındaki 1 yıl aralık yeterli gelmediğinden, belki de Hanairo'nun 2. sezon haberleri yeterince beklenti yarattığından ben bir türlü Tari Tari'ye ısınamadım. Tüm bu benzeşme özellikleri yüzünden de serinin 13 bölüm sürecek olması tempoda gereksiz bir sürat yaratıyor. Tari Tari şu haliyle ne yapsa Hanairo'nun gölgesinde kalacakmış gibi görünüyor.

    4 Görüş:

    1. Bence Hanasaku iroha ile bu seriyi karşı karşıya getirmemek gerek. Stüdyoyu ünlendiren anime Hanasaku iroha ise bu tür "çakma" düşüncelerinden herkes işkillenebilir ama şahsen ben izlediğim iki bölümde de ne Ohanayı hissettim ne de Nako ve Minkoyu. ve eh, aynı stüdyonun animasyonunun benzer olacağını benden çok daha iyi bildiğini biliyorum. Evet, Hanasaku iroha bir şaheser ve kendi adımada 10/10 bir seri ama yazdıkların için ne kadar haklı sebebin olsa da yazının tamamını(!) Hanasaku iroha üzerinden Tari Tariyi eleştirmeye ayırmanı beğenmedim. Herşeyi bıraktım, 1 cümleni Tari Tariyi çakma kalıbından özgür bırakarak "şurası şöyleydi, yanlış olmuş ve şunu beğendim"e ayırsaydın bu yazıyı yazmazdım. Seriyi bloglamayacaksın gibi görünüyor, doğru seçim.

      YanıtlaSil
    2. ama gerçekten iroha'ya benziyor abi. kızları, oğlanları, öğretmenleri! mesela şu hamile öğretmen, irohadaki tomoenin rolünü almış gibi -_- kısa saçlı öğretmende ohana'nın annesi gibi felan...

      YanıtlaSil
    3. Paylaşımlar çok güzel,Nescafe makinası firması olarak artık biz de takipteyiz.

      YanıtlaSil
    4. Spam reklam da geldiğine göre bu başlık tutar gibi görünüyor :p

      Yanlış anlaşılma olmasın, Tari Tari'nin Hanairo çakması olduğunu düşünmüyorum, onun türevi diyorum; aslında 13 bölüm süreceğini düşününce Hanairo'nun yeni doğmuş çocuğu da denebilir. Mekanlar farklı, konu farklı, süresi bile farklı. Fakat Hanairo ile Tari Tari arasında belirgin bir ilişki olduğunu düşünüyorum.

      Hanairo hiçbir şekilde çekilmemiş olsaydı, biz geçen sene izlememiş olsaydık Tari Tari belki yine bir şekilde yapılırdı ama Hanairo'nun 2. sezonu için yapılan iptal edilme, geri çekilme, ertelenme gümbürtüsüne denk gelmezdi. Bu sezonda değil de belki bir sene sonra yayınlanırdı. Çizimler belki yine aynı tarzda olurdu ama Ohana gibi ortalığı çekip çekiştiren bir Konatsu olmazdı belki de bambaşka bir karakter yaratılırdı. Özetle, Hanairo için ilk duyurulan döneme Tari Tari konmazdı çünkü şu görüntü resmen "Hanairo yok ama bu var" görüntüsü.

      Bu şartlar altında (Hanairo'nun duyurulması, iptal edilmesi vs.) çizimlerin benzemesini ise pek de hoş karşılayamıyorum. Sonuçta sene başında Another'ı izlerken Hanairo'yu yapan stüdyonun bu animenin başında olduğunu anlamak (hiç bilmeyen biri için) neredeyse imkansızdı lakin Tari Tari'ye bakar bakmaz -eğer daha önce izlenmişse- Hanairo'nun hatırlanması o kadar da zor değil. Elbette ki stüdyolar her yeni animeyle birlikte animasyon anlamında Amerika keşfine çıkmıyorlar ama farklı karakter tasarımcılarıyla çalışabilirler. Nitekim Hanairo'dan sonra Another için bu durum geçerliydi ama Tari Tari'de yine aynı sanatçıya geri dönüldü.

      Neyse, çok uzattım ama özetle Tari Tari kendi başına asla kötü bir seri değil. İlk 2 bölümde beni sıkan bazı yerler ve genel olarak biraz aceleye getirilmiş bir anlatım vardı ama müzikler gerçekten kaliteliydi. Beni sıkan, stüdyonun bir türlü netleştirmeden Hanairo hakkında bir sürü haber çıkarttıktan sonra Tari Tari'yi vitrine koyup kendi yanlışlarını kapatmaya çalışması.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi