• Sword Art Online - 01



    Dahi bir programcı olan Kirito, Sword Art Online adındaki devasa çok oyunculu bir rol yapma oyununa katılır. Oyundan çıkabilmenin tek yolu onu bitirmektir, oyunda başarısız olup yenilen oyuncuları ölüm beklemektedir.

    Yaz sezonu başlamadan önce hangi bloga/siteye/foruma baksanız en çok merak edilen serinin SWO olduğunu görüyordunuz. Oyunu oynamış insanların hepsi büyük bir beklentiyle animeyi istiyorlardı. Sonunda seri başladı ve yine hiç zaman kaybetmeden yaz sezonundaki en popüler anime oluverdi. O yüzden kelimeleri dikkatle seçmekte fayda var :)

    Bitirmek için 100. seviyeye kadar gelmeniz gereken ve hiçbir şekilde başından kalkmanıza izin vermeyen bir oyundayız. Gerçek dünyada oyuncunun kafasına taktığı bir kask sayesinde oyuna giriliyor ve sanal gerçeklik tek gerçekliğe dönüşüyor. Gerçek dünyada oyuncu bu kaskı kafasından çıkartamıyor ya da başka biri çıkartacak olursa oyunu oynayan kişinin beyni kızarıyor. Oyuncunun gerçek dünyadaki beslenme, tuvalet ihtiyacı veya hiç kıpırdamadan duracak vücudunun felç geçirme tehlikesinden bahsedilmedi ama muhtemelen oyuna girmek için kullanılan kask bu ihtiyaçları da örtüyordur.

    MMORPG türündeki oyunların popülerleşmesiyle birlikte şimdiye kadar bu sanal gerçekliğe dair pek çok farklı yorum getirildi. Oyunlarda online kalma süreleri yüzünden yaşanan ölümler, intiharlar, cinayetler vs. dünyada sıkça duyulmaya başlanan yan etkiler olurken insanların neden sanal gerçekliği tercih etmeye başladıklarına dair de pek çok eser yaratıldı (Kanımca en sağlam örneği Ben X). Yani SWO'nun daldığı dünya çok da yeni keşfedilecek bir alan değil, aksine kötü örnekler (bkz. Accel World) sunmaya başlayacak kadar eskimeye yüz tutmuş bir mesele.

    SWO'nun ise ilk bölüm itibarıyla sunduğu tek yenilik, oyundaki avatarları yok edip oyuncuların gerçek hayattaki suratlarını oyuna yansıtmak ve kesilen parmaktan kanı akıtmak ki bu sayede de oyundaki gerçekliğin sanallığını örtmeye çalışmak.

    İlk bölümün sonunda verilen istatistiklere dayanarak serinin 13 bölümde bitme ihtimali yüksek ama bir yandan da oyunu tasarlayan kaçık bilim adamının başka emelleri olduğunu düşünmek mümkün. Kirito'nun tüm anime boyunca kodlanmış yaratıkları kesip biçeceğini, zamanı geldiğinde bir insanı bile öldürebileceğini izlemek bana pek de cazip gelmiyor. Eğer oyun bittikten sonra anime devam edecekse ve tüm bu sanal gerçeklik altında dişe dokunur bir bilim-kurgu fantezisi varsa "SWO animesi" merak edilebilir bir seriye dönüşebilir fakat 100. seviyeye ulaşılmasıyla sona erecekse o zaman yalnızca animeleştirilmiş bir oyundan öteye gidemeyecektir.

    2 Görüş:

    1. çok uzun sürebilir. mangasından spoiler vereyim :D

      (mangada 4.yıldalarmış. ve halen oyunu bitirememişler :D)

      yani oldukça zor gibi görünüyo. aceleye getirecekler gibi bi olay var. muhtemelen aradaki 75 katı kirito acele bi şekilde geçiverecek -_-

      YanıtlaSil
    2. Yazar kafayı rgp ve animelerle bozmuş:)

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi