• Another - İnceleme


    Another

    Bir romandan uyarlanan Another korku, gerilim ve polisiye türlerinin bir araya getirildiği 12 bölümlük bir seri. 26 sene önce, bir ortaokulun 9. sınıf dersliğinde Misaki ismindeki bir öğrenci -güya- bir kaza sonucu ölmüştür. Sınıf arkadaşlarınca sevilen, sporda başarılı, takdirlik bir öğrenci olan Misaki'nin ani ölümünden sonra sınıf arkadaşları mezuniyete kadar sanki Misaki yaşıyormuşçasına hayatlarına devam etmeye karar vermişlerdir. O günden başlayıp serinin geçtiği 1998 yılının ilkbaharına kadar devam eden bu inanış, Sakakibara Kouichi isimli bir çocuğun bu sınıfa katılmasıyla birlikte yerini şüpheye bırakır.


    Angel Beats ile bir nebze kıpırdanmış, Hanasaku Iroha ile rüştünü tam olarak ispat etmiş P.A. Works bu kez iyice farklı bir türe girerek risk alıyor ve ziyadesiyle başarılı oluyor. Korku türü her ne kadar animeler için pek alışıldık bir mecra olmasa da P.A. Works'ün teknik departmanlarda ortaya koyduğu işçilik takdire şayan. Animasyon kalitesini Hanasaku Iroha ile iyice benimsettikten sonra fazla deneysel takılmadan doğruları yerine getiriyor ve gölgelendirme ile ışıklandırma konusunda muhteşem bir görsellik sunuyor.

    Öte yandan yalnızca animasyonla sınırlı kalmayan muhteşem bir teknik başarı daha var: Ses yönetimi. Bu seriyi kulaklıkla izlemek bambaşka bir deneyim. Genellikle soğuk ve ağır bir tempoya sahip bölümlerde en ufak seslere bile dikkat edildiği için bölümün, dolayısıyla da seride geçen hayatın adeta içine çekiliyorsunuz, ki bu da çok büyük bir başarı. Nihayetinde korku türünde belki de en önemli unsur anlatılan eserin inandırıcılığını koruyabilmesi. Ne kadar sürreel de olsa korku türüne ait bir eserin kendi içinde kurduğu mantık eğer takip eden kişiye inandırıcı gelmeyi başarmışsa o serinin korkutma potansiyeli genellikle çok yüksektir.


    Seri boyunca yaşanan vahşice cinayetlerin yanında sağlam polisiyelerin kurguladıkları türden bir "katil kim" disiplini de mevcut, hem de son bölüme kadar devam eden bir disiplin bu. Tanıtılan her karakterden, gösterilen ve hatta gösterilmeyen her sahnedeki en ufak detaydan şüphelenmeye başlıyor, kafanızda teoriler üretiyorsunuz. Dolayısıyla Another, izleyicilerine bir devamlılık sunma konusunda gayet yetkin bir seviyeye ulaşıyor, ki bu sayede de sonuna kadar temposunu koruyarak kendini izletmeyi biliyor.

    Hayli az sayıda gösterim şansı yakalayan korku türündeki animeler arasında benim için özel bir yere sahip olan Another, uyarlandığı romanın edebi avantajlarını sonuna kadar kullanıp görsel-işitsel bir ziyafet sunuyor. Kısa süresi yüzünden karakterlerini belli bir noktaya kadar geliştirmesi belki de tek kusuru oluyor ama ortaya çıkan sonuç o kadar sürükleyici ki kendi yaptığı hataları bile göz ardı ettirmekte hiç zorlanmıyor.

    6 Görüş:

    1. ben animeyi çok beğendim. söylediklerine katılıyorum . hikaye , korku unsuru , polisiye olarak katili bulma serüveni , ses ve görüntü her şey yerli yerindeydi. son bölümde ki bir kaç küçük kusur dışında tam puan almaya layık bir anime . böyle bir anime daha bulsam keşke bunun çok kısa sürmesi yüzünden tadı damağımda kaldı :)

      YanıtlaSil
    2. Teknik olarak hemen hemen aynı kalitede, konu açısındansa çok farklı olan Ghost Hound'u önerebilirim. İşin korku ve gizem yanı ilgini çektiyse Higurashi serilerini de deneyebilirsin.

      YanıtlaSil
    3. öneri için teşekkürler korku ve gizemi seviyorum bunları listeye aldım :)

      YanıtlaSil
    4. konu berbattı 6. bölümde hemen hemen herşeyi anladım 6. bölümden sonrası sıktı arka plan ve ses efekti mükemeldi karakter çizimi kötüydü beğenmedim ama arka plan mükkemel ötesiydi eger bu ekiple aksiyon tarzı bi anime çıkartırlarsa manyak muhteşem süper inanılmaz bişi cikar

      YanıtlaSil
    5. karakter çizimleri kötü müydü? hangi animeyi izledin de geldin adsız :D

      YanıtlaSil
    6. evet bende şuan o cümleye şaşırdım. karakter çizimleri kötümüydü? gelecektenmi geldin canım?

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi