• Hanasaku Iroha



    Şehirli Matsumae Ohana geleceğine dair henüz hiçbir karar vermemiş, hafif melankolik takılan, 16 yaşında bir genç kızdır. Başına buyruk annesi ilkbahar tatilini de fırsat bilerek sevgilisiyle kaçamak yapar ve Ohana'yı büyük annesine gönderir. Ohana gelir gelmez büyük annenin boyunduruğuna girer ve kadının otelinde çalışmaya başlar. Şartlar zorludur, çalışanların hepsi ayrı bir manyaktır, Ohana ise peri masalı ararken kendini cadı kazanına düşmüş gibi hisseder.

    Tam çevirisi "Serpilmenin Abecesi" olan anime, Ohana başta olmak üzere her bir karakterinin hayat içindeki ilerleyişini konu alıyor. Üç kuşaktan oluşan kadrosundaki (genç - orta yaş - ihtiyar) karakterlerin hepsine yeterli zamanı ayırmaya çalışıyor. Yer yer aksayan ve aceleye getirilmiş geçişlerle bağlanan bir anlatım kullansa da serinin ilk hedefi olan karakter gelişimi konusunda çok iddialı olduğunu söylemek mümkün.


    Stüdyosu P.A. Works'ün 10. yılı şerefine çektiği Hanasaku Iroha son derecede kaliteli bir animasyona sahip. Belki sunulan görsellerde yepyeni detaylarla karşılaşmıyorsunuz ama inanılmaz bir renk uyumu ekranı sürekli canlı tutmayı başarıyor. nano.Ripe isimli grubun harika müzikleri de eklenince teknik departmanda ortaya muhteşem bir sentez çıkıyor.

    Serinin tökezlediği yerler de yok değil. Özellikle karakter gelişimlerine yoğunlaşıp olay örgüsünü bir nebze boşladıkları bölümler ezbere okunan diyalogları andıran cinste zayıf kalıyor. Ohana'ya gösterilen özeni tüm kadroya yansıtmaya çalıştıkları bu bölümler bir geçiş niteliğinden öteye geçemiyor. Bu davranışın bedelini de önce tempoyu düşürerek, sonra da bu tempoyu aniden yükseltmeye çalışarak ödeyen P.A. Works hiç değilse CANAAN'dan çok daha başarılı bir performans gösteren yönetmen Andou Masahiro'nun toparladığı finaliyle serinin hak ettiği değeri kurtarmayı başarıyor.

    Hanasaku Iroha

    Kadrosundaki ağır basan kadın karakter popülasyonuna rağmen asla ecchi, moe, harem gibi sıradanlıklara bulaşmayan Hanairo günümüz anime dünyasında kendine yer edinmeyi bilen bir yapım. Az da olsa sembolizme başvuran, vermek istediği mesajları izleyiciye dikte ettirmeyen, kendine ait bir çizgisi olan ve elinden geldiğince bu çizgiden çıkmamaya çalışan keyifli bir seyirlik.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi