• Mirai Nikki - 6



    Evet, yine o bilindik "senaryodaki tek bir ilerleme için alabildiğine renklendirelim" bölümlerinden biri daha. Mirai Nikki için bir ilk, sıradan animeler içinse gündelik bir olay ama işte can sıkıyor. Bu seriden beklentim her bölümünde belli bir düzeyi yakalayacak aksiyonuydu. Aksiyondan kastım uçan, kaçan, zıplayan karakterler ya da patlayan arabalar, binalar vs. değil; izleyeni hareketlendirecek (fiziksel ya da zihinsel) kadar doygun sekanslardan bahsediyorum. Bunları yaratmak da o kadar zor değil, ufacık bir şüphe veya zihin jimnastiğine sürükleyecek bir gelişme kafi. Oysaki Mirai Nikki'nin bu bölümü yalnızca 3 dakikalık ciddi bir içeriğe sahip. Eh haliyle de o aksiyonu, ayağı halıya takılan çocukta görmek fazla iyimserlik olacak.

    Yuki'nin o kadar karikatürize edilip yapmacıklığa yanaştırılmış annesinin gelmesi ve Yuno'nun her zamanki gibi sotede beklemesi üzerine yığılmış bölüm, birkaç klişe eski fotoğraf esprisi ve bir de yeni bir günlükçüden ibaret. Zaten koca 4 dakikayı Muru Muru'ya hibe etmiş herhangi bir bölümden daha fazlasını beklemek de abesle iştigal.

    Neyse, olur böyle tökezlemeler. Yalnızca bir haftalık kaçamak olduğu her halinden belli olan bu bölümü unutup gelecek haftalara odaklanmak lazım.

    1 Görüş:

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi