Stüdyonun şimdiye kadar animasyonu üstlendiği yapımlardan yalnızca Ga-Rei: Zero'yu izledim. Hiç fena sayılmayacak bir seriyi gayet iyi kotardıklarını hatırlıyorum. Mirai Nikki'de birkaç farklı tekniği kullanmaları (CGI, az buçuk moe, biraz fanservice...) belki izleyenleri ilk tahlilde itmiş olabilir ama yapımın genel atmosferini çok da sekteye uğratmadıklarını düşünüyorum. Belli ki mangaya uygun şekilde aksiyon ve şiddetin daha baskın olacağı bir anime izletecekler ve iki bölüm itibarıyla bu alanda hiç de amatör olmadıklarını gösterdiler.
Bölümün seriye kattıklarına gelecek olursam son derece itici bir Yuki portresi çizildiği belli. Sürekli ezik, ağlak ve yardıma muhtaç bir kahraman 2 cour sürecek animeye bir süre daha "katlanmamız" gerektiğini öğütlüyor. Bariz bir şekilde ileride süper bir karaktere dönüşecek Yuki'ye sürekli yardım eli uzatan, "kullan beni" demekten çekinmeyen Yuno ise şimdilik izlemesi en keyifli karakter (seslendirmesi vasat olsa bile).
En nihayetinde biriciğini korumak için diğer veletleri harcamaktan hiç çekinmeyen bir karakter Yuno. Yalnızca aşkın nelere kadir olduğuyla açıklanamaz bir gardiyanlıkta tepesinin tası attığında nelere kadir olduğunu bu bölümde rahatlıkla görebiliyoruz. Tabii bu oyunun sonunda 1 kişinin galip geleceğini düşünürsek Yuno'yu henüz tanımaktan çok uzak olduğumuz da aşikar.
Bir diğer hoşuma giden unsur da diğer günlükçülerin bölüm sonu canavarları gibi gösterilmeyip hemen erkenden seriye dahil edilmeleri. Ninth (Uryu Minene) ve Fourth (Kurusu Keigo) sayesinde her günlüğün hangi türde amaçlara hizmet edebileceklerini ve ne tür kısıtlamalara gebe olduklarını da öğrendik. Bir de günlüklerin hepsinin günlükçülerin karakterleriyle nasıl uyuştukları artık iyice netleştirildi.
Küçücük ekrandaki notları okumak için oynatıcıyı durdurmak istemeyenlere Asread'in bölüm sonunda Murumuru'nun ağzından yaptığı açıklamalar da güzel bir ayrıntı. Açıkçası ikinci bölümde seriye dahil olduklarını düşündüğüm karakterlerin çoktan olaya giriştiklerini görmek gelecek haftalarda seriyi daha da dikkatli izlememe yol açacak.
En nihayetinde biriciğini korumak için diğer veletleri harcamaktan hiç çekinmeyen bir karakter Yuno. Yalnızca aşkın nelere kadir olduğuyla açıklanamaz bir gardiyanlıkta tepesinin tası attığında nelere kadir olduğunu bu bölümde rahatlıkla görebiliyoruz. Tabii bu oyunun sonunda 1 kişinin galip geleceğini düşünürsek Yuno'yu henüz tanımaktan çok uzak olduğumuz da aşikar.
Bir diğer hoşuma giden unsur da diğer günlükçülerin bölüm sonu canavarları gibi gösterilmeyip hemen erkenden seriye dahil edilmeleri. Ninth (Uryu Minene) ve Fourth (Kurusu Keigo) sayesinde her günlüğün hangi türde amaçlara hizmet edebileceklerini ve ne tür kısıtlamalara gebe olduklarını da öğrendik. Bir de günlüklerin hepsinin günlükçülerin karakterleriyle nasıl uyuştukları artık iyice netleştirildi.
Küçücük ekrandaki notları okumak için oynatıcıyı durdurmak istemeyenlere Asread'in bölüm sonunda Murumuru'nun ağzından yaptığı açıklamalar da güzel bir ayrıntı. Açıkçası ikinci bölümde seriye dahil olduklarını düşündüğüm karakterlerin çoktan olaya giriştiklerini görmek gelecek haftalarda seriyi daha da dikkatli izlememe yol açacak.
İkinci bölümle birlikte hayal kırıklığım epey bir büyüdü doğrusu. Güzel bir konu kofti bir shounenle harap ediliyor iki bölümdür. Tabii bu benim şahsi fikrim, söylemeye gerek yok. Shounen severler için tatmin edici bir seri olacaktır muhtemelen. Fakat ağlak kahraman olayı 2000'lerde o kadar çok işlendi ki artık...
YanıtlaSilSerinin gidişatı da belirlendi sanırım bu bölümde. Yanlış anlamadıysam adaylar dörderden iki gruba ayrılacak, iyiler ve kötüler. Seri boyuncaysa bunların çatışmasını ve akıl oyunlarını izleyeceğiz sanırım. Ama başta da dediğim gibi karakterler o kadar çocuksu ki bu akıl oyunlarının keyfini "ben yapamam", "ben edemem" lerle ağız tadıyla çıkarttırmayacaklar.
Yani bunca yazıp çok mu eleştirdim diyorum ama bir okul bombalanıyor, karşılıklı galip gelme savaşı veriliyor... Ve tüm bu mücadele bir kahramanın ciyaklaması ve iç sesleriyle çok kötü bir şekilde işleniyor. Oysa yapılması gereken ya ağız dolusu aksiyon ya da Code Geass tarzı bir satranç maçı olmalıydı sanki...
Kahramanın henüz ciyak faslında olmasına katılıyorum ama Mirai Nikki'nin shounen kalıbına sokulacak bir yapım olmadığını düşünüyorum. Çizimler ve olay örgüsü böyle hissettirmeye müsait fakat basmakalıp shounen kodlamalarından şimdiye dek çok uzak bir seyirde cereyan ediyor anime. "El ele verelim, destek olalım, sıkı çalışalım" yerine "bu hatunu kendi çıkarım için kullanmalıyım" diyen bir başkarakter, aynı şekilde gözünü kan bürüdüğünde öğrenci soykırımına yol açabilecek bir yandere mevcut.
YanıtlaSilBazı ufak tefek rahatsız edici detaylar olsa da genel olarak Mirai Nikki hoşuma gitti. Rahatsız olduğum detaylar şunlar:
YanıtlaSil1. Her yere bomba ve mayın yerleştirecek kadar becerikli, birden neresinden çıkardığı belli olmayan bir motorla olay yerinden kaçabilen, polis tarafından terörist olarak kabul edilmiş bir şahsın kendini korurken gözüne dart sokturması saçma buldum. Bu seviyede kötü karakterin dartı koluna saplatması daha mantıklı olurdu. Ama olayların umduğu gibi gitmemesinden dolayı doğru karar verememesine bağlamaya çalışabiliriz.
2. Bir polisin elindeki silahla kaç kurşun attığını bilmemesini de saçma buldum. Hele ki bu şahıs operasyonu yönetecek kademede bir polis ise kurşunlarını sayan birisi olması gerekirdi. Bir de elindeki altıpatlar. *sigh*
3. 9th o kadar bombayı nasıl taşıdı, ne zaman yerleştirdi? Bir kaç bombayı anlarım da, tüm okulu bilemiyorum.
4. Ağlak ana karakter istemiyoruz. Sonraki bölümlerde ağlamaya devam etmez ise şimdiye kadar ağladıklarını kabul edebilirim.
Eylemler olarak bana gerçekçi gelmiyor. Ancak psikolojik olarak farklı ve eğlenceli. Yuno'nun deliye bağlayıp herkesi havaya uçurmasını çok beğendim. Herkesi kurtaran bir yol yerine, tercihlere bağlı sonuçları görmek gerçekten hoş.