• 1000



    İzlediğim animelerde kafama takılan detayları hep İngilizce bloglarda tartıştığımı gördüm ve bu sebeple Animedyum'a başladım. Başlarken iki kişiydik ama GdA evlenip kendine bir hayat kurarken ben yarı NEET yaşamımı sürdürmeye devam ettim :) ve 1000. posta kadar ilerledim.

    İlk yazılardan da görüleceği üzere uzunca bir süre nasıl yazacağım konusunda bocaladım. Dakika dakika sahne analiziyle başladım, sonrasında bölümün bana neler hissettirdiğini yazmaya geçtim. Şimdilerde ikisini de harmanladığım oluyor ama sanki tarzımı oturttum gibime geliyor ("Gibime geliyor" en çok kullandığım kalıp sanırım). Tarafsız inceleme üslubunu benimsemeye çalışıyorum ama genellikle tepemin tasını attıran veya çok sevdiğim bölümlerde bu tavrın uzağında kalıyorum. Hala tam bir düzen yakalayamadım.

    Açıkçası blog da benim yazı stilim gibi henüz istediğim seviyenin uzağında ama hiç değilse bu seneyi iyi geçirdiğimi düşünüyorum. Durmaksızın yazmaya, her yeni çıkan animeyle ilgili fikir sahibi olmaya çalıştım. Bu esnada yorum yapanlar, bana mailden ve forumlardan ulaşıp "şu seriyi izlesene" diyenler beni çok memnun etti. Ha keza "bunu nasıl beğenmezsin" veya "şu seriyi niye bloglamıyorsun" diyenler de beni sevinçten havalara uçurdu. "Eline sağlık"tan ziyade "bunu yanlış düşünmüşsün çünkü..." diyenleri kendime hep daha yakın hissediyorum.

    İşte şimdi de bu kişilere teşekkür zamanı:

    Sisyphe Meursault: PS konusunda fevkalade güdük olduğum için blogdaki pek çok görsel onun eseri. Ayrıca akıl hocalığı yaptığı dönemlerde harika yapımlarla tanışmışlığım da var.

    the flame: Ben manga okumayı hala beceremediğim için Deadman Wonderland'de onun sayesinde kıyaslama yapma fırsatı bulmuştum. Kısa ama net yorumlarıyla blogun gelişmesinde çok faydası var.

    trex ex: Sıkı bir okur+yorumcu. Bu kadar kısa kessem bana kızmaz :)

    Matou: Blogun ilk dönemlerinden beri burada. Minicik yorum kutusunu çok aşan bir bilgi ve yazı becerisine sahip. Arada bir görünmesi bile kafi.

    Desir: Yorumları bir kenara Facebook üzerinden de iletişim kurup öneri ve şikayet konusunda benim gibi tembel birini şevklendirmesi bile büyük başarı.

    reprove: Aklımı çelip bana ilk kez çeviri yaptırdı. Muhabbeti de hayli keyifli.

    Lee: Blogdaki ilk seri öneren. Sayesinde Baka'ladığım bir kış dönemi var ki tadından yenmez. Ayrıca yardımsever ve çok iyi bir yazar.

    mæyday: Anime kültürü çok yüksek ama ondan önemlisi kalemi ve hitap yeteneği muazzam.

    Solgun: Facebook'ta şunu izle/bunun hakkında ne düşünüyorsun diyen, sohbeti keyifli biri. (nick bilmediğim için bunu kullandım. Sorun olmaz umarım)

    Ayrıca Deniz, fatih_bilki53, evvah, Furion, Chrome, dib, Yin no Piano ve tabii ki isim bırakmayan diğerleri... Hepinize yaptığınız yorumlarla farkında olmadan verdiğiniz destek için teşekkür ederim.

    12 Görüş:

    1. Hayırdır yahu? Bloglamayı bırakacakmış gibi bir havayla yazmışsın sanki. 1000. yazın şerefine mi yoksa? Ve ben de bizi kırmayıp yaptığın çeviriler ve azimli bir şekilde böyle güzel incelemeler yaptığın için teşekkür ederim.

      Umarım yanlış anlamışımdır.

      YanıtlaSil
    2. Süreklilik sağladığın için esas ben teşekkür ederim. İsmimi görünce uzun zamandır anime izlemediğimi farkettim. Steins Gate'i 16'da bırakmışım. Tüm bölümler tamam, oturup da bir türlü izleyemedim. Çok beğendiğim Hunter X Hunter tekrar çekimini (çekim? neyse :) ) takip etmeye başladım. Eskisi gibi heyecan veren bir anime serisi yakalayamıyorum. Acaba heyecan verir mi diye de bir kaç bölüm izlemeye de çekinince iyice uzaklaştım. Bu 1000 yazısı Animedyum'a bir gözatmanın vakti geldiğini söylüyor.

      Bu arada Paypal üzerinden bağış tarzı bir şeyler ayarlamanın vakti geldi de geçiyor. Türkiye'ye paypal'ın para gönderdiğini duymuştum. Hesabını IBAN ile Paypal'a bağlaman yetiyor diye biliyorum. Bir araştır derim. Ben şahsen bağışta bulunurdum. Bu ülkede kaliteli işlerin desteklenmesi gerektiğini bilen insanlar da var :)

      Kolay gelsin ve kusura bakma ama "eline sağlık" diyeceğim :)

      YanıtlaSil
    3. Blogu Bırakmıyorsun değil mi?? T..T

      YanıtlaSil
    4. Animedyum'la nice 1000'lere o halde. Kısa ve öz oldu ama bu bin bünyeye yetmemiş demek ki. :)

      YanıtlaSil
    5. Kapanış yazmayı hiç beceremem, o yüzden yazının sonunda devam edeceğimi söyleyemedim (denedim ama basmakalıp cümlelerden ötesi çıkmadı). Gerçi bu dönem (~2 ay) fazla eski serileri izleyemeceğim (güncelleri aksatmayacağım) ama bırakma yok, hala ilk günkü şevki taşıyorum :)

      @Desir
      Böyle "eline sağlık" her zaman kabulüm :) Para kazanma kısmında bu hobiyi şimdilik böyle sürdürmek istiyorum. Ülkede anime kültürü yayılıyor (gelişip gelişmediği konu dışı olsun). Farklı yorumlar okumak, farklı insanlar tanımak kafi benim için. Yoksa ben de isterim geçimimi hobimden sağlamak ama pek mümkün görünmüyor :)

      YanıtlaSil
    6. Olaya "para kazanmak" olarak yaklaşman bence ön yargılı. Çünkü adı üstünde "bağış". Yoksa yazılarını okumak hala bedava, eh karşılığında gümüş, altın üyelik de vermeyeceğine de göre (yoksa verir miydin? :) ) o zaman ticari bir amaç gütmüş olmuyorsun. O yüzden bence yanlış bir şey yok. Şöyle 1 sene birikmiş bağışlarla favori animenin dvd setini almak güzel bir his yaratacaktır. Ama tarzını bozacağını düşünüyorsan bir şey diyemem tabi. Şu anki çizgini kaybetmeni de doğrusu istemem. Sağlıcakla :)

      YanıtlaSil
    7. Yüzlerce kişinin takip ettiği bir fansub grubuna bağış kutusu eklediğimiz tarihten bu yana neredeyse 1 yıl geçti, fakat daha 'tek bir tane bile' bağış yapılmadı. Günde 5000 kere tıklanan online manga okuma sitesinde yine aynı şekilde tek bir kere bağış yapılmıyor. Sanırım Türkiye'de 'bağış' kavramı yalnızca Afrikalı, Gazneli açlara karşı işliyor :) (Afrika'ya yapılan bağışlara karşı olduğumdan değil, yanlış anlaşılmasın)

      YanıtlaSil
    8. Doğru valla, ön yargılı olmuş :) Sanki köşeye o bannerı koyarsam her gün hesabımı kontrol edecek bir paranoyaya sararım diye düşündüm herhalde. Önceki tecrübelerden yer ettiği kadarıyla "para" bir yerden girince işin içine bir şekilde işeniyor. Fikir iyi, tutup tutmayacağını da görmek isterim ama henüz biraz erken gibi. Bana en güzel bağış mailime düşen yorum uyarıları diyerek yine mesnevi tarzıma geri dönüş yapayım :D

      YanıtlaSil
    9. eski halini bilemesem de bu halini pek sevdim ben. tamamen tarafsız oluş bazen sıkabiliyor, yorum içermesi iyi bir şey bence, yoksa zaten bir yerlerde monoton bölüm özetleri var
      eskilerden tenshi no tamagoyu buradan gözüme kestirdim mesela ben, sakin kafaya bir ulaşabilsem.. :)

      YanıtlaSil
    10. @reprove, haklısın. Ülkemizde öyle bir durum da var. Değer bilmek konusunda maalesef oldukça başarısız. Kaç kişinin paypal hesabı vardır, o bile bir soru işareti. Ben ayda 20 lira diğer hobim Starcraft 2'nin maçlarını izlemek için ödüyorum. 10-20 de Animedyum'a ayırsam batacağımı hiç düşünmüyorum :)
      Eskiden 60-70 kişilik bir forumumuz vardı. Değişik hobileri olan, aynı dili konuşan, meraklı, çalışan, evli, üniversite öğrenisi olan bir topluluktuk. Forumun tüm server domain masrafları bağışlarla karşılanıyordu. Bu da ayrı bir noktadır.
      Türk insanı genelde etkileşimde olduğu yerlere yardım edesi gelen bir yapısı var. Fansub'ı düşünürsek meraklıları için bir forum sayfası yoksa, o yapının pek bağış toplama potansiyeli olmuyor.
      Neyse apayrı noktalara çektim konuyu, kusuruma bakmayın. Ben bir Mirai Mikki'nin torrentlerini bulup sporuma gideyim.

      YanıtlaSil
    11. Hobiye dair böyle güzel bir yer meydana getirip, dil sınırlarımızda da bakacak alan yaratmış, içini de güzel Türkçenle sulayarak abı hayat içirmişsin; daha nice 1000'lere...

      Adımı da nezaket edip yazına eklemen hafta sonu dinlenceme keyif kattı. Senin gibi akıcı yazısını beğendiğim biri tarafından, az yazan biri olmama rağmen övülmem memnun etmedi desem yalan olur. Teşekkürler : )

      YanıtlaSil
    12. Türkiye'deki anime severler için büyük bir eksikliği kapattığını söyleyebilirim bu blog için. Tüm samimiyetimle söylüyorum ilk günden bu kadar başarılı olacağını tahmin etmiştim. Bende, bir kaç seri karalayıp bu sürece katkım olsun isterdim. Lakin insan hayatında bir çok şey oluyor. Zaman zaman öncelikler değişiyor...

      Animeden uzak kalmadık tabii ki. Şu One Piece virüsünü bende kaptım. Anime sevdamı hep canlı tuttu bir şekilde. Ama genede yazı yazamadım. Yazma konusunda ben senden de kötümserim.

      Keyifle yaptığın işe devam et. Çünkü bunu çok iyi yapıyorsun. Ayhan Sicimoğlu ağzıyla söylersem:"Hastasıyız..."

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi