• Hanasaku Iroha - 9



    Demek ki neymiş? Abartmayınca her şey yolunda gidiyormuş. Slice of Life veya başka bir tür fark etmez, yeter ki anlatmak istediklerinizi sakin ve bilinçli şekilde aktarın. Bana göre şimdiye kadarki en iyi bölümdü bu hafta izlediğim. Ohana'nın Tohru peşinde koşması, Ko'nun doğru zamanda yanlış yerde oluşu, Minko'nun ilk yemeği falan derken bir bölümde apayrı noktalardan ana senaryo geliştirildi. Ohana'nın ikinci defa Tohru'nun gönlünü okşaması gelecek bölümlerdeki romantizmin temelini atarken, Ko'nun talihsizliği beklenen karşılaşmayı biraz daha erteledi. Keşke otele gitseydi de Ohana ile kavuşsalardı ama Ko da aşırı mantıkçı bir delikanlı, herhalde bu yoğun gününde kızımızı meşgul etmek istemedi. Yalnız ufak bir detay var: Ohana'nın bu ziyaretten hiç haberi olmayışı hoşuma gitti, çok gerçekçi göründü. Tabii sonraki bölümlere malzeme bırakıyorlar diye de düşünebilirsiniz ama bu seriyi seviyorum, sizi duymazlıktan gelebilirim.

    Hanasaku Iroha, oyuncularının davranışlarını yansıtarak kendine karakter çizen bir seri. Büyük ihtimalle sevme nedenim de bu. Ohana gibi kafasına eseni yapan sahneler de var (misal yazarın saçmasapan dansı), Nako gibi çekingen sahneler de var (misal Ko'nun geldiğini bir türlü söyleyememesi). Aranırsa her karakterin kendilerine özgü davranışlarını serinin içinde bulmak gayet mümkün. Elbette ki Ohana başrolde bulunduğundan çoğunlukla onun karakteri seriye hakim olmuş gibi görünüyor ama bu bölümdeki final sahnesinde gördüğümüz gibi bu otelde çalışanlar bir aile gibi dayanışma içindeler.

    Bu bölümde yavaş yavaş Ohana'nın rüştünü ispat etmeye başladığına tanık olduk. Büyük annesi geldiğinde tüm müşteriler keyifli bir konaklama geçirmişlerdi ve kadının yokluğundan doğan kayda değer hiçbir sıkıntı yoktu. Şimdi haftaya Ohana'nın ateşi falan çıkacak ama fragmandan gördüğüm kadarıyla Tohru'nun "nereye çeksen oraya gidecek" türde bir hamlesi olacak. Tam da Minko ile ilişkisi rayına oturmaya başlamışken Ohana'yı yeni sorunlar bekliyor gibi. Bunu da abartmayacaklarını artık bildiğimden, bir an önce gelsin de izleyelim diyorum.

    8 Görüş:

    1. Bu bölüm gerçekten bahsettiğin gibi güzeldi. Beni bu animeye çeken birinci şey romantizm konusuydu. Ohana'nın Ko veya Tohru ile olması pek umrumda olmasa da Mino için üzülmemek elden değil.

      Ko her ne kadar ilk bölümde ortaya çıkmış olsa da Ohana'nın sürekli Tohru ile bir şeyler yaşaması seyirciyi inanılmaz çıkmaza sokuyor olsa gerek. Bir çok anime veya mangada (romantizm olanlarda) ana karakterin kiminle çıkacağı ve bu yola kiminle devam edeceği daha ilk bölümlerden belli olurken buradaki olay büyük bir muamma... Diyorum fakat arkadaşlarımdan kime sorsam "Ko x Ohana" olacaktır diyor. Artık bunu da bekleyip göreceğiz.

      Not: Neden bilmiyorum; Ohana ana karakter olmasına rağmen seride nefret ettiğim karakterler arasında liderlik koltuğunu kimseye bırakmıyor :)

      YanıtlaSil
    2. Bir romantizm göreceksek ben de arkadaşların gibi düşünüyorum. Ohana hem Tohru'dan fazla hazzetmiyor hem de unutmamak gerek öfkesi gazabı kadar beter Minko ile aynı odada kalıyor :) Ama bence bir romantizm göremeyeceğiz, o sularda gezinip limana sığınmayacaklar. Yine de seyircinin ilgisini ayakta tutmak için bu kozu ellerinde bulundurmak isteyeceklerdir.

      Herkeste bir Ohana düşmanlığı başlamış gidiyor. Annesi evden postaladı, büyük annesi burnundan getiriyor. Mazlum edebiyatı falan biraz, sevin onu :)

      YanıtlaSil
    3. Sen de Ohana x Ko istiyorsun fakat bunun olabilitesi ne? Düşüncelerini bilmek isterim :). Ko'yu 10 bölüm oldu bi 1. bölümde gördük adam akıllı o kadar. Öteki göründüğü yerler bir kaç kareden öte bir şey değil.

      YanıtlaSil
    4. Bir kere o ilişki yürümez :) Uzun mesafeli ilişkilerden hangisi yürümüş ki Ko x Ohana yürüsün.

      Bence bir süre daha Ko'yu Ohana'nın menzilinde tutacaklardır ki bize dedikodu konusu çıksın. Fakat Ohana annesine değil de büyük annesine kendini biraz daha yakın hissettiğinden romantizmden çok iş hayatına odaklanacaktır.

      Yine de ufukta bir Minko-Ohana çatışması bekliyorum, oradan en az 2 bölümlük malzeme çıkartırlar.

      YanıtlaSil
    5. Ve bu anime bana romantizmden çok iş hayatı göstermeye başladığından itibaren benim için bitecektir. İndirme amacım arşivlemekten başka bir şey olmayacaktır :D

      YanıtlaSil
    6. Daha yarılamadık bile ya, bu kadar çabuk kestirip atma :)

      Daha Ohana'nın sorumsuz anası gelecek, büyük anne ile kavga çıkacak. Ko tekrar gelecek, şansını yine deneyecek. Tohru ve Minko ile Voltron'ın aşk dörtgeni oluşturulacak... Senaryoda sıkıştıklarında bana mail atacaklar falan, daha çok işimiz var :p

      YanıtlaSil
    7. Tüm bunları nereden biliyorsun? Annesinin gelecek olması vs...? Öngörü mü yoksa romanı felan var da mı okudun?

      Keşke sana mail atsalar da güzel 1-2 fikir edinseler... :)

      YanıtlaSil
    8. Yok canım bildiğimden değil, destekle sallama sadece. Bu saatten sonra başka "temel karakter" eklemeyeceklerine göre mevcutların üzerinden yeni konular türeyecektir. Büyük anne rahatsızlanınca Ohana hemen annesini aramaya çalıştı. Demek ki anne hala oyunun içinde, bize bunu hatırlatıyorlar.

      Kısa gibi görünen senaryoyu (Ohana otele gelir ve çalışmaya başlar) 24-26 bölüme yaymak için mutlaka kendi yarattıkları boşlukları dolduracaklardır. Eldeki boşluklar da Ohana'nın annesi ve Ko-Ohana-Tohru-Minko aşk(lar)ı şu anda.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi