• İzlenimler - Nisan(3) - 30-sai no Hoken Taiiku, Gyakkyou Burai Kaiji Hakairoku Hen, Happy Kappy, Hen Zemi, Sket Dance


    30-sai no Hoken Taiiku

    Kadınlar konusunda şansı yaver gitmeyen 30'lu yaşlardaki utangaç erkeklerin kadınlara nasıl yaklaşacağını ve onlarla nasıl seks yapacaklarını anlatan bir rehber. Imagawa Hayao 30 yaşına gelmiş ve henüz hiçbir kadınla seks yapmamış bir bakirdir. Şişme bebekle seks yapacağı sırada karşısında seks tanrısı Daigorou belirir. Daigorou bu adamın bekaretini kaybetmesi için Cennet'ten gönderilmiştir ama işler beklediği kadar çabuk gelişmeyecektir. Anime 13 dakikalık süresine rağmen oldukça komik lakin yazıların neredeyse tamamının ve görsellerin çoğunun sansürlenmiş olması izlemeyi zorlaştırıyor. 40 Year Old Virgin gibi bir mizah ve sonucunda kahramanımızın hedefine ulaşmasını bekliyordum ama sansür yüzünden keyfim kaçtı. Sansürlenmiş olmasına rağmen epey komik sahneler barındırıyor. Böyle izlemek yine de benim için biraz zor olacağından bloglamayacağım.

    Gyakkyou Burai Kaiji Hakairoku Hen

    Itou Kaiji düzenli olarak araba amblemlerini çalıp lastikleri patlatan bir serseridir. Bir gün trençkot giymiş bir adamla karşılaşınca bu düzen bozulur. Kendine Endou diyen bu adam bir tefecidir ve ziyaretinin sebebi Kaiji’nin borcuna kefil olduğu arkadaşı Furuhata Takeshi içindir. Takeshi sırra kadem basınca 30000 Yen’lik borcu Kaiji’nin üstüne kalmıştır. Faiziyle birlikte 3 milyon 850 bin Yen’i bulan borcu temizlemek için Kaiji borç aldığı paralarla kumar oynar. Birkaç defa kazansa da daha büyük bir borcun altına girer. Yine 2. sezonu yayınlanan bir anime olduğundan bloglamam imkansız ama harika bir seyirlik olacağı daha ilk bölümden belli. Her şeyden önce Kaiji'nin "şimdi yatayım, yarın erken kalkıp çalışırım" misali para biriktirme hesapları çok acıklı. Seri de bu koyu temalar etrafında, Kaiji'nin sürekli kandırıldığı bir düzende geçmekte. İlk sezonu en yakın zamanda izleyip bir inceleme yazacağım. Akabinde ikinci sezona yetişirim ama haftalık olarak bloglayamayacağım.

    Happy Kappy

    5 dakikalık bölümleri ve yarattığı toz pembe atmosferle çocuk izleyicilere hitap eden Happy Kappy'de hikayemiz 9 yaşındaki Kinoshita Suguri etrafında şekillenmektedir. Suguri kendine bir bilezik yapmaktadır ve eksik olan tek taşı yerde bulduğunda Kappy ile karşılaşır. Kapimeshia Prensi olan 3 yaşındaki Kappy içi doldurulmuş bir hayvana benzemekte ve sürekli "Kappi"li cümleler kurarak büyü yapabilmektedir. Eh... meraklısına.

    Hen Zemi

    Sapkın profesörü Kenji Meshiya’nın cinsel sapıklık seminerine katılan Nanako Matsutaka üniversiteye giden saf bir öğrencidir. Tuhaf öğrencilerden kurulmuş çalışma grubunda hem akıl hem de ahlak düzeyine mukayyet olmaya çalışmaktadır. Seri başlamadan önce yayınlanan 2 OVA'yı da izlemiştim. Biraz acımasız bir hava hakim, özellikle de erkek karakterlerde. Afişte gördüğünüz Nanako tsundere potansiyeli barındırıyor gibi ama sanırım baştan sona kadar hep kullanılıp bir kenara atılacak. Erkeklerde çeşit çeşit sapıklıklar mevcut. Bir tanesi kızın parmağına dokunarak memelerini ellediğini düşünüyor, diğeri kız arkadaşının onu aldatma ihtimalinden zevk alıyor. Kızlarda da durum farklı değil. Gerçek bir nemfomanyak, uzaydan gelmiş havasındaki gerçek bir yabancı ve hocasının verdiği ödevleri yerine getirmek için girmediği şekil kalmayan Nanako. Profesörün verdiği akıl almaz ödevlerin skalası çok geniş: Kulak kirinde sinek besleme, küvetteki osuruğun verdiği koku vb. gibi "hentai" tanımını her taraftan karşılayan bu ödevler "Hen Zemi" isimli sınıfta okuyan öğrencilerin yerine getirmeleri gereken zorlu görevler gibi. 12 dakikalık bölümler hakkında karar vermedim, yazılacak pek bir şey çıkmaz gibime geliyor.

    Sket Dance

    Kaimei Gakuin isimli okuldaki “Kampüs Destek Grubu” namıdiğer “Sket-Dan”ın başından geçen aksilikleri anlatan animede bu grubun kuruluş amacı öğrencilerin yaşadığı sorunları çözmeye çalışmaktır. Dişe dokunur işlerin eksikliği ve adı “Bir Grup Amele”ye çıktığı için sürekli hor görülen Sket-Dan'ın yalnızca üç üyesi bulunmaktadır. Tatlı şeylere olan zaafıyla bilinen “yanki” kızımız Himeko Onizuka, bilgisayar vasıtasıyla konuşan Switch ve klubün kurucusu Yuusuke “Bossun” Fujisaki. İlk bölüm fena sayılmaz. Gruptaki karakterlerin hepsinin özellikleri birbirlerinden ayrıksı tasarlanmış ki bu iyi bir hamle. Gosick'in 11 bölümde bir türlü rayına oturtamadığı hafiyelik sürecini tek bölümde görece başarıyla halleden anime ne yazık ki hep bu dalda ilerlemeyecek yoksa "suçlu kim?" senaryolarında hiç de yabana atılmaz bir izlence olurdu. Bu bollukta (50 yeni anime) ancak ikinci bölümünü izledikten sonra karar verebilirim. 12 hafta sürecek olması bir avantaj tabii.

    2 Görüş:

    1. bende ongoing izlemek istiyorum, ama daha 170 bölüm kaldı one piece'in son çıkan bölümlerine yetişmem için, bir ayda biter gibi.

      bu arada bokurano'nun mangasını okudum, alışılmışın dışında derin konular işleyen bir manga,insanı depresyona sokabilir öyle birşey, ben çok beğendim.

      YanıtlaSil
    2. C, Deadman Wonderland ve Tiger & Bunny'i izleyeceğim garanti, bunların da ilk bölümlerine bakıp haftayı doldurmaya çalışıyorum işte.

      Manga okuma özürlü biri olduğum (sağdan okunması gerektiğini bir manganın 4. sayfasında falan keşfetmiştim) ve monitörden okumayı da istemediğim için pek manga takip edemiyorum. Bokurano'nun serisi mangadan çok değişikmiş. Yazıda bir şeyler söylemiştim o konuda. Yönetmen hiç beğenmeyip kökten değiştirmiş. Animeyi de mutlaka izle derim eğer izlemediysen.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi