• Supernatural The Animation 1-2



    Çok büyük bir Supernatural hayranı sayılmam ama arada bir izlemişliğim ve birkaç bölümünü çok başarılı bulmuşluğum var. Anime yapmaya çok uygun bir konusu olduğunu biliyorum, üstelik yönetmen koltuğunda 2009'un en iyi animesi Aoi Bungaku'yu çeken ikili bulunuyor: Ishizuka Atsuko ve Miya Shigeyuki. Doğa üstü olayları korkuyla harmanlayan diziyi fazla takip etmediğim için animeyi de diziyle mukayese etmeyeceğim gerçi lakin ilk iki bölüm itibarıyla iyi bir iş çıkardıklarını söyleyebilirim. Dizide Winchester kardeşler Dean ve Sam kaybolan babalarının izini sürerken pek çok supernatural olayla karşılaşıp ruhlar, hayaletler, iblislerle mücadele ediyorlardı. Animede de durum pek farklı değil.

    The Alter Ego

    Bölümün (ve elbette serinin) açılışı oldukça sert başlıyor. Her tarafa sıçrayan kanlarla epey zalimce bir cinayete tanık oluyoruz. Kardeşler de olay yerine FBI dedektifi kılığında girip bilgi toplamaya çalışıyorlar. Bir süre sonra asıl katilin aslında bir iblis olduğunu öğreniyorlar ama iblis onları da tuzağa düşürmeyi başarıyor. Özellikle bölüm finalindeki kardeşler arası yaşanan gerilim ve açılıştaki gore festivali çok iyiydi ama bunlar dışında her Amerikan uyarlamasına çekilen düşük kalitedeki animasyon benim pek hoşuma gitmedi. Bir de herhalde sunumları çektiğim Naruta grubu bir hayli kötü kalitedeki dosyalara altyazı döşemiş ki genel bir bulanıklık animasyonun tamamına hakim. Zannetmiyorum ama belki ham görüntü bu formattadır.

    Roadkill

    İkinci bölümde 15 yıldır süregelen bir şehir efsanesini araştırmak için bahsi geçen yoldan geçen kardeşler bir kadının yardım istemesiyle bölümü açıyorlar. Kısa süre içinde sorunun nereden kaynaklandığını bulup çözümü uyguluyorlar ama aksiyonu başlatacak sahneler akabindeki senaryo manevrasında geliyor. İkinci hayaleti de yok etmek için hemen kolları sıvıyorlar lakin hemen ardından bir sürpriz daha patlatıveren yapımcılar çabuk sonlanmış bölümü güzel bir toparlamayla kapatıyorlar. Yine de birinci bölüme nazaran bence sönük kalmış aksiyonuyla fazla etkileyici olamıyorlar. İlk iki partide altışar bölüm, son partide ise 12 bölüm olarak çıkacak diziyi böyle kısa kısa özetlemek bence daha uygun, bu yüzden fazla uzun yazacağımı sanmıyorum.

    3 Görüş:

    1. Supernatural'ın release'ına ulaşamadım :/

      YanıtlaSil
    2. Tek Japonca olan buydu diye şuradan 407MB olanı çektim ama uyarayım görüntü leş. İngilizce dublajlılarda altyazı var mı bilemiyorum.

      YanıtlaSil
    3. Marvel serilerinin animelerinin release'ını bulmakta yaşadığım güçlüğü Supernatural'da da yaşadığıma göre release grupları batıya karşı hoşnutsuz olsa gerek.

      Konuyu 20 dk'ya sığdırabilmek için tempoyu hızlı tutmuşlar. İşlerin hemen oldu bittiye gelmesi biraz sıkıcı ama heyecanlı değil desem yalan olur.

      Not: Supernatural'ı izlerken Shinrei Tantei Yakumo bu kıvamda çekilse imiş çok güzel olurmuş diye düşündürttü doğrusu.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi