• Gankutsuou



    Onun adı Edmond Dantes!

    51. yüzyıl Paris'inde Albert ile Franz iki yakın arkadaştır. Hem biraz hovardalık yapmaya hem de bir operaya katılmak için Paris'ten kalkıp Luna (Ay)'ya seyahat ederler. Operadan sonra kendini Kont olarak takdim eden biriyle tanışan Albert bu adamın karizmasından çok etkilenir ve onun düşürdüğü saati alıp peşinden gider lakin adama yetişemez. Dönüşünde haydutlar tarafından kaçırılan Albert'in tek umudu artık Franz'dadır. Eğer Franz belirtilen saate kadar istenen parayı getiremezse arkadaşını bir daha göremeyecektir. Bu noktada Kont'tan yardım isteyen Franz nihayetinde Albert'i kurtarır ve Albert ile Kont arasındaki dostluğun temelleri atılmış olur... mu?


    Monte Kristo Kontu'nu duymayan kalmamıştır sanıyorum. Alexandre Dumas'nın ölümsüz eserinin şimdiye dek sayısız uyarlaması çekildi, sayısız filme referans gösterildi. Fakat 5053 yılında geçen bir uyarlaması yapılmamıştı ki yönetmen Maeda Mahiro devreye girdi. Genius Party Beyond projesinde Gala isimli filmi de yöneten Maeda'nın ismi her anıldığında herhalde bundan sonra akıllarımıza ilk önce Gankutsuou gelecektir. Kaynak eserin aksine olayları Kont'un açısından değil Albert'in üzerinden anlatan yönetmen kitaptaki kronolojik sırayı da değiştirerek bambaşka bir uyarlama yaratmayı başarmış. Ancak Gankutsuou dendiğinde olağanüstü animasyonun yanında kimsenin aklına ilk olarak bunların geleceğini sanmam.


    Karakterlerin elbiseleri ve saçlarına yapılan muhteşem efektler herkesin diline pelesenk olmuş durumda. Bir kere Gankutsuou izlemeye başladığınız anda gözleriniz fal taşı gibi açılacak ve birkaç bölüm animasyona adapte olmakta zorlanacaksınız. Bu animedeki kadar yoğun hissedilmese de ancak şimdi şimdi ufak örneklerini farklı animelerde görmeye başladığımız "texturelerin sabitliği" Gankutsuou'nun karakteristiğini oluşturuyor. Elbiselerin üstündeki motifler karakterle birlikte hareket etmiyor, sanki o kareye sabitlenmişçesine davranıyorlar. Bu efekti anlatmanın bir yolu yok dolayısıyla aşağıdaki videoyu izleyerek (45. saniye, efekti en iyi görebileceğiniz an) bir fikre ulaşabilirsiniz.


    Şahane müzikleriyle kitabın anlattığı dönemi çok iyi yansıtan anime aynı zamanda uzay gemilerinin, dev robot dövüşlerinin ve türlü teknolojik gelişmenin yaşandığı 5053'ü de işin içine katarak ortaya çok güzel bir eşleştirme çıkarıyor. Özellikle hikayenin nasıl ilerlediğini ve sonlandığını biliyorsanız, daha önce herhangi bir filmi izlemiş veya kitabı okumuşsanız animenin senaryosuyla ilgili söylenebilecek fazla bir şey yok lakin muhteşem animasyon tekniğinin hatrına bile izlenmesi gereken sıradışı bu animeyi kesinlikle kaçırmamalısınız.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi