• Mahou Shoujo Madoka Magika - 8



    I'm Such a Fool

    Yine ve yeniden en iyi bölüm!

    İki hafta önce bir heyecanla gelip yazmıştım ve Kyuubee'nin aslında neyin nesi olduğu açıklandı. Doğrusu izlerken şaşırmadım ama yine de böyle bir senaryo hamlesine çok sevindim. Bu aşağılık yaratık gerçekte bir kuluçka makinesiymiş. Yani cadıların ortaya çıkmasının nedeni bu mendebur pislikmiş. Homura'nın şarjörü boşalttığı sahnelerde içimin yağları eridi, akabinde gelen sahnedeyse kanım dondu. Kendi ölüsünü yerken Kyuubee'nin söyledikleri bir anda tüm gizemi aydınlattı. Homura'nın nasıl bu kadar güçlü olduğu meydana çıktı. Madoka'yı gazlama çabalarında tam sonuca ulaşırken vücudunda 12 delik açılan Kyuubee'nin seri bitene kadar gebermeyeceğini de anladık... maalesef.

    Ve tabii ki, ah Sayaka! Kızın 2-3 bölüm önce büyücülüğe zıpladığını biliyoruz. Üstelik Homura ve Kyoko'dan çok daha iyi niyetle, saf duygularla bu işi sürdüren kızcağızın sonu böyle mi olmalıydı? Soul Gem'deki ışığın gitgide zayıflaması onun dik kafalı duruşunu değiştirmedi ama yine de... sonunda bir cadıya mı dönüşmeliydi?! Kyuubee'nin asıl rezil planı tam anlamıyla açıklandı: Cadı yarat ve büyücüleri kandırıp cadılarla dövüştür. Büyücü kazanırsa cadıyı ye, kaybederse büyücünün ruhu sende kalsın. İğrenç bir döngü ve bu döngünün tam ortasında her şeye kadir olduğu söylenen bir Madoka. Büyücü olmayı seçse bir dert seçmese bir dert.

    Peki Homura'nın şarjörü boşalttığı sahnenin hemen ardından Madoka'nın "seni tanıyor muyum?" demesi ne iş? Homura'nın kullandığı zaman-hileli büyünün mü bir etkisi yoksa anime bize sürekli paralel evrenler mi sunuyor? Kafam şu an gerçekten çok karıştı. Hangi bloga girsem Homura'nın kim olduğu hakkında teoriler patlamış durumda. Açıkçası benim de bir fikrim yok. Madoka'ya adeta yalvarırken nasıl o buz kalıbı karakterini bir anda terk edip ağlamaya başladığını anlayamadım. Varsın oralar da şimdilik boş kalsın, nasıl olsa açıklayacaklarına eminim. Olağanüstü bir seri ve kusursuz bir finale doğru yol almakta. Her hafta birbirinden iyi çizimlerle adeta kendiyle yarışıyor ve hala izlemeyen varsa gerçekten çok şey kaybediyor.

    2 Görüş:

    1. Her hafta birbirinden iyi çizimlerle adeta kendiyle yarışıyor... gerçekten dediğin gibi devam ediyor. ben hayranlıkla ve ağzım açık izliyorum, nefis nefis nefis, çoook usta işi bir anime bu! bu kadar ustaca ilerleyen yönetilen,çizilen, yazılan (bir animede ne kadar kalem varsa hepsini iyi yapan diyeyim) bir seri izlemeyeli çok olmuştu, kesinlikle şimdiye kadarki bölümleriyle bile en iyilerim arasına girmeyi başardı, çıkacağını da sanmıyorum :)

      YanıtlaSil
    2. Sona bu kadar yaklaştıysan naçizane bir tavsiye: Son iki bölüm birlikte izlemeye çalış. Gerçi 11'i izledikten sonra beklenmiyor zaten ama... :)

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi