11 Bridge
Serinin 13 bölüm süreceği açıklandığından beri her bölümün açılışında felsefik yaklaşımlar sergileniyor. Sona her adımda daha çok yaklaştığımızın altı çizilmek isteniyor sanki. İyice hafif ve bolca eğlenceli bir komediden tam zıt ağırlıkta bir dramaya geçildi lakin bu esnada devam ettirilen mizah iyice silikleşti. Yani neredeyse 4-5 bölümdür şöyle okkalı bir kahkaha atmadım. Belki de ilk bölümlerin yarattığı beklenti bunun sebebi olabilir. O kadar güldükten sonra her sahnede o komediyi hazır beklediğimden seri beni hiç ters ayakta yakalayamadı. Benim beklentilerimi bir kenara atalım, seri de kendine maalesef bir konu buldu.
Rec'in babası köprü altındaki araziyi satın alınca tüm karakterlerimizin evlerini kaybedecek olmaları ve Rec'in de buna karşı geliştirdiği planla açılıyor bölümümüz. Sonuna kadar da bu temayla devam ediyor aslında. 8. bölümde ilk kez tanıştığımız Takai'nin geri gelişiyle Rec de arkadaşlarını kurtarma planına gaz veriyor. Yine bu bölümde anlık da olsa mizah eksik bırakılmış değil. Sister'ın giydiği ayı kostümü ve silahına yaptığı kamuflaj, Takai'nin isterik babalık krizleri, aralarında en komiği olan Nino'nun bir türlü Rec'in suratını -gerçekten- hatırlayamaması gibi sahneler tebessüm ettiriyor ama bir kahkahadan epey uzaktalar.
Galiba bu seri ilk bölümlerdeki gibi skeç gösterisi halinde devam etseydi benim içime çok daha fazla sinecekti. Yok yere bir konuya sarılması işleri ciddileştirdi. Ciddi komedi zaten Arakawa'nın düsturu hiç olmamıştı. O sahne için yazılmış absürt esprilerle gayet iyi kotarılmaktaydı. Şimdiki espriler hep bir yerlere bağlanma zorundalığında. Bu da benim pek hoşuma gitmeyen, en azından bu seri için gerek görmediğim bir seçim. Bu tarza yöneldiği için serinin diğer komedilerden farkını -artık- ortaya koyamadığını düşünüyorum.
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.