• Zetsuen no Tempest - 01




    Mahiro adında esrarengiz bir arkadaşa sahip sıradan bir lise öğrencisi olan Yoshino, arkadaşının ailesinin mezarını ziyaret eder. Mahiro 1 aydır ortalarda görünmemektedir ve Yoshino da bunu pek sallamaz bir görüntüdedir. Mahiro'yu soruşturan Yamamoto bir anda kendisine silah çekince Yoshino ne yapacağını bilemez. Tam bu esnada geri dönüp arkadaşını kurtaran Mahiro'nun artık büyülük güçleri vardır. Ailesinin katillerini avlamak için Hakaze adındaki bir cadıyla anlaşma yapmış olan Mahiro, Yoshino'ya dünyanın kıyamete doğru sürüklendiğini söyler.

    Konuyu bu kadar çok isim zikredip anlatınca bölümü izlememiş olanlar için nasıl da hepsi birbirine karışıyor, değil mi? Bölüm de ilk dakikalarında aynı şekilde bir bulamaca doğru yol alıyor. Sağdan soldan fırlayan karakterler, onların arasındaki husumetler ve bu karakterlerin hepsinin de seride önemli bir rol oynadıklarının vurgulanması iyice kaotik bir anlatıma sebebiyet veriyor. Nereden baksanız en az 6 tane kilit karakter düzensiz bir tempoda bize tanıtılıyor. Elbette Yoshino ile Mahiro'nun başrolde olduklarını anlıyoruz ama diğer karakterlerin de serideki denge unsurlarından biri olduğunu çok çabuk çözüyoruz.

    Hepsini geçtim, bölümdeki ses... en azından şarkı yönetimi tam bir işkence. Bütün bir bölüm boyunca diyalogların altına, üstüne, önüne, gerisine yamanmış upuzun keman soloları sayesinde delirmemek elde değil. Hem karakterlerin sözlerini yutuyor hem de bölüme manasız bir nostalji/gerilim katmaya çalışıyorlar. Bu kadar uzun süren ve "gıygıy" kıvamına indirgenmiş keman seslerinin akabindeyse kapanış şarkısı olarak seçilmiş indie rock parçayla birlikte kafa gerçekten sürmenaj oluyor.

    Kapanışın ardına yerleştirilmiş gelecek hafta fragmanında da aynı "gıygıy"ların kullanılması, serinin bir tür keman fetişi olduğunu bana düşündürdü. Açıkçası Bones'un attığı bir shounen ai kazığı olan No.6'ya karakter ve konu planlaması olarak bir hayli benzettiğim Zetsuen no Tempest'in ilk bölüm itibarıyla animasyonu dışında elle tutulur hiçbir yanını göremedim. Keman yayıyla ilgili söyleyeceklerimi ise kimsenin görmesini istemem.

    6 Görüş:

    1. Zetsuen no Tempest - 01
      yani gerçekten inanamiyorum böyle bi seriyi anisekai çevirmeye çalışmıs artık nasıl çevirmişsse güzelim anime çöp olmus japonca bilen biri olarak ben utaniyorum böyle alt yazıyla anime izliceginize hiç izlemeyin anisekai dan

      YanıtlaSil
    2. Şahsen bölüm içinde çok fazla gizem unsuru olduğunu düşünüyorum. Sanki kurgu üzerinde anlatılmak istenen her şeyi gereksiz bir şekilde gizeme bulayıp öyle sunuyorlarmış gibi. Mesela Yoshino iyi biri mi kötü biri mi? Yoshinoyu geçtik, Mahiro'nun kardeşi iyi biri mi kötü biri mi? Onların iyiliklerini kötülüklerini de geçtik, Yoshino'nun nereye çeksen uzayacak tavırlarından ve Mahiro'nun kardeşinin daha önceki tavırlarından sonra "Mahiro'nun kardeşini Yoshino mu öldürdü?" sorusunu da sorma ihtiyacı hissettim. Ve tam bunu düşünürken Mahiro'nun kardeşinin Yoshino'ya gülümseyişi gösteriliyor. Bunun üstüne Yoshino'nun kimsenin bilmediği bir kız arkadaşının olduğu da denkleme eklenince Yoshino, Mahiro, Mahiro'nun kardeşi üçlemesi içinde acayip bir dağınıklık çıkıyor. Eğer hikaye sadece bu 3 karakter arasında şekilleniyor olsa bu gizemlerin hakkını verecek şekilde çözüleceğine inanırdım ama senin de dediğin gibi daha ilk bölümden zibilyon tane karakterle karşı karşıya olduğumuzu düşününce feci şekilde bir epic-fail kokusu alıyorum.

      YanıtlaSil
    3. Seri bildiğim kadarıyla Shakespeare eserlerine bir saygı duruşu. Hamlet, Romeo ve Jülyet, The Tempest gibi oyunlardaki karakterlerin neredeyse birebir uyarlandıklarını görüyoruz. Karakterlerin söylediklerinde de bazen doğrudan alıntılar kullanılıyor. Yine de şu gıygıy kemandan vazgeçmezlerse bu seriyi izlemek çok büyük işkence olacak.

      YanıtlaSil
    4. bence süper olmus ost gibi keman calıyor hava veriyor hiç bişiden anlamiyorsunuz sizde ya

      YanıtlaSil
    5. full metal alchemistcilerin elinde cikmis bi anime olmasa donup bakmazdim bile. hayirlisi artik izliycez...

      YanıtlaSil
    6. Gerçekten berbat bir inceleme. Yazan ne animeden anlıyor ne de müzikten.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi