• Tonari no Kaibutsu-kun - 01




    Derslerinden ve geleceğe dair planlarından başka hiçbir şey düşünmeyen Mizutani Shizuku'den, derslerin ilk gününde gelmiş ama sonrasında okula bir daha hiç uğramamış Haru'ya ders notlarını götürmesi istenir. Hiç istemediği halde bu ricayı kırmayan Shizuku'nun hayatı Haru ile tanışınca tamamen değişir.

    Brain's Base oldukça iyi bir stüdyo. Her şeyden önce kendileriyle özdeşleşmiş ve çok kolay tanınabilen bir animasyon kalitesine sahipler. Daha önceki işlerinden herhangi birini izlemişseniz Tonari no Kaibutsu-kun'u görür görmez bu animenin de bir şekilde Brain's Base ile ilişkisi bulunduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Ha keza yine daha önceki animelerden hatırlayabileceğiniz üzere, müzik kullanımı ve seslendirme gibi teknik konulara da son derece önem veren bir firma olduklarını biliyorsunuz. Dolayısıyla Tonari'nin de bu departmanlarda herhangi bir sıkıntı yaşamadığını görmek son derece olağan.

    Serinin iki başkarakteri var ve her ikisi de ayrı ayrı zekice yaratılmış, birlikte iyi düşünülüp aralarında inanılası bir bağ kurulmuş tipler. Bana kalırsa her ikisi de Asperger Sendromu'ndan muzdarip bu iki karakter hemen hemen birbirlerinin ruh ikizi olacak kadar benzer mizaçlara sahipler. Shizuku etrafındaki herkesi iten, kimseyi yanına yaklaştırmayan, tam anlamıyla asosyal ve çok başarılı bir öğrenci iken Haru ise çok çabuk sinirlenen, insan ilişkileri konusunda tamamen cahil olan, neredeyse ormanda yetişmiş bir hayvan kadar yabani bir delikanlı fakat Haru hiç çalışmadan okulun en başarılı öğrencisi olabilecek kadar da zeki bir tip. Shizuku'nun kendi isteğiyle hiç arkadaşı yok, Haru'nun ise arkadaş diye gördüğü tiplerin aslında arkadaşlıkla alakaları yok. Bu iki karakter arasında başlayan arkadaşlık ve romantizm beklendik bir gelişme zira her ikisinin de sosyalleşmeye ihtiyaçları var.

    Serinin yönetmeni ise Kimi ni Todoke projesiyle tanıdığımız Kaburaki Hiro. Fakat zaman zaman afakanlar bastıran Kimi ni Todoke'nin aksine Tonari hayli hızlı giriş yapan ve henüz ilk bölümüyle iki başkarakterini öpüştürecek kadar eli çabuk davranan bir seri. Ayrıca Todoke'deki gibi ütopik bir fantezinin ürünü erkek karakter ve çekingenliğiyle sevimlilik abidesine dönüşen kız karakterin yerlerine ikisi de hem çok zeki hem de anormal olan iki başkarakter sayesinde Tonari daha yenilir yutulur bir seriye dönüşüyor. Hiçbir karakterin doğruluk timsali, örnek vatandaş gibi gösterilmediği bir romantik komedi eminim ki Brain's Base'e yine hedeflediği geri dönüşü sağlayacaktır.

    1 Görüş:

    1. Oo çizimleri ne güzel ayarlamışlar öyle. Hem mangadaki stile benziyor hem de kendine has bir anime kalitesi var...

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi