• Onii-chan Dakedo Ai Sae Areba Kankeinai yo ne!


    Onii-chan Dakedo Ai Sae Areba Kankeinai yo ne

    Himenokouji Akito, 6 yıllık bir aranın ardından ikiz kardeşi Akiko ile yeniden bir araya gelir ve iki kardeş birlikte yaşamaya başlar. Fakat aradan geçen bu sürede, Akiko ağabeyi Akito'ya karşı romantik duygular beslemeye başlamıştır.

    Aynı şekilde Akito'nun yeni okulundaki öğrenci birliği başkanı Nikaidou Arashi, asbaşkan Nasuhara Anastasia ve Sawatari Ginbei Haruomi de Akito'nun peşini bırakmayarak Kyoto'dan buraya kadar gelmişlerdir.

    Yönetmen: Kawaguchi Keiichirou

    Fragman

    2 Görüş:

    1. Güzelim çizimlere yazık. Zaman israfından başka bir şey değil. Bu Japonlar'daki ensest sevdasını anlayabilmiş değilim. Ne zorları var kendi kardeşleriyle. Üvey olsa bir nebze anlayabileceğim ama bundaki artık olayı aşıp ikiz kardeş kullanma noktasına gelmiş. :D

      YanıtlaSil
    2. Bu tür animelerin biteceği günü merakla bekliyorum...

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi