• Shiranpuri



    Projenin 2011'deki son filmi olan Shiranpuri yine dengeyi (çocuklara 2, yetişkinlere 1 anime) bozmayarak konusu itibarıyla daha çocuksu, çizimleri itibarıyla yetişkinlere yönelik bir anime olarak projeyi sonlandırıyor.

    Orta okula giden öğrencilerden birinin gözünden izlediğimiz animede, sınıftaki diğer çocukların zorbalıklarına maruz kalan bir çocuğun farklı şekillerde küçük düşürülmesi ve kimsenin de karşı koymaya cüret edemeyişi gösteriliyor. Hikayenin akışı beklenilen aksine bir güzergah seçerken "ektiğini biçersin" mesajına yakın bir anlatımla öykü kapanıyor.

    Geçen yıla (2010) oranla daha doyurucu bir dörtlemeyle karşımıza çıkan Young Animator Project 2011, anlatılardaki seçici tavrını sürdürerek ilerisi için harika animasyoncuların da müjdesini veriyor. Dilerim Shiranpuri tarzındaki çizimlere sahip en azından 13 bölümlük bir animeyi yakın gelecekte izleme şansı buluruz.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi