• Jinrui wa Suitai Shimashita - 03+04



    Yazan, çizen, seslendiren, yöneten... hepsi kesin bir şey almış. Bu kadar büyük arıza bir seri gerçekten hatırlamıyorum. Komedi desen yetmez, drama desen kesmez, fantezi desen kerhen, macera desen yersen. Neyin kafası bu ya?!

    İlk iki bölümdeki şoke edici ekmek ve tavuk anlarından -ve asistanın çizdiği hikaye gibi birçoklarından- sonra 3. ve 4. bölümlerde bu kez Watashi'nin çıkagelen arkadaşı Y sayesinde manga dünyasına giriyoruz... yani gerçekten giriyoruz.

    Önce yaoi mangalar üzerinden sektördeki akışı inceleyip yepyeni bir fikrin ne kadar çabuk kopyalandığına ve tüketildiğine şahit oluyoruz ki bu eleştiriyi sadece yaoi ile sınırlandırmak belki de serinin şimdiye kadarki tek hatası oluyor. Ama önemli değil çünkü Jinrui'nin her konuda diyecek sayfalar dolusu sözü var. Bu hatayı telafi etmek için 4. bölümde ise doğrudan manganın içine giriyor ve popüler kalma mücadelesini yaşıyoruz.

    Bulunduğu ortamlara her fırsatta yabancılığını dile getiren Watashi (jp. ben) rahatlıkla görüleceği üzere izleyicinin sesi oluyor. Bir anda kendini içinde bulduğu tehlikeli durumlarda (fabrika, manga) asgari düzeyde tepkiler veren ve genel olarak bilgisizliğini ön plana çıkartan Watashi bizim kafamızda oluşan sorulara tercüman oluyor. Bir bakıma izleyici ile anime arasında da arabuluculuk yapıyor.

    Kafası olmayan şirket yöneticilerini yolunmuş tavuklarla aktarmış olan seri, bir kez daha yenilikçi fikirlerle karşımıza çıkıyor. Işığın azalıp çoğalmasını mangayı eline alıp içini açan kişi sayısına bağlayan, panellerin yükselip alçalmalarını yine popülerlik oranlarına dayandıran seri nefis benzetmelerle yepyeni bakış açıları sunuyor.

    Watashi, Asistan ve Y manga içinde var olma savaşı verirlerken aslında pek çok esere yapılan hem açık hem de kapalı göndermelerle (Saint Seiya göndermesi, iki sayfayı kaplayan çizimler, "dünkü düşman bugünkü homo") mangakaların kariyerlerine dikkat çekiliyor. İçinde bulundukları manga tam bir çorbaya dönüp iptal edildikten sonra Watashi'nin düşmekte olduğu uçurum, 35-40 yaşına geldikten sonra mangaları iptal edilen mangakaların vaziyetini açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Bölüm içinde de zikredildiği gibi mangası iptal edilen Watashi de aile mesleğinin başına dönüyor. Kendi isteğiyle ya da değil...

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi