• Kuroko no Basuke - 10



    "Shounenleri neden sevemiyorum" diye bir ufak makale yazmaya çalışsam KnB'nin de adı mutlaka bir noktada geçerdi. KnB gerçekten zevkli bir anime. Hele ki yıllardır kıtlık çekilen basketbol alanında olması onun sağladığı eğlenceyi daha da arttırıyor ama düşünme yetisinden mahrum shounen düsturu bazen o kadar ön plana çıkıyor ki izlerken resmen dumura uğruyorum.

    Görüntülü analizle başlayalım. İlk pozisyonu getiriyoruz. Oynatalım Kurokocum:


    Bu pas nedir allasen?! Kuroko o mesafeden de mi topu potaya atamıyor? Atacağı da şut değil he, hareketsiz turnike misali panyaya çarptırıp bırakacak. İlkokul turnuvası değil, lise maçı bu. Kaldı ki ilkokul maçında bile o pası kimse vermez... Hmm, galiba "Kuroko kimsenin veremediği pasları verebilen bir karakter" mesajının altı çiziliyor burada.

    Devam! İkinci pozisyona geçelim.


    Bu smaç tam olarak bizim kaptanın "savunmamızı geçemeyecekler" demesinden 3 saniye sonra gerçekleşiyor. Eyvallah, günümüzün sporcuları bu kadar hayvanca sıçrama yeteneklerine sahipler ki zaten takıldığım da bu abartı smaç değil. Ulan, madem 1 dakika önce adamların tüm hareketlerini çözdüğünüzden bahsediyordunuz, madem 3 saniye önce savunmamız şöyledir de böyledir diye gazı veriyordun demezler mi adama "hacı sen kimi yiyorsun" diye. Maçın kalan 29 saniyesini son hücum mantığıyla kullanmayan rakip takıma da ayrıca akıl fikir dilemek lazım tabii.

    Neyse, bu defoların olacağını bilerek izlemeye başladım seriyi. Açıkçası kafayı kum gömüp bunların hepsini bir şekilde göz ardı etmeyi başarınca gayet de eğlenceli olduğunu inkar etmiyorum. Hele ki trash talklar gerçekten efsane cümlelerle, müthiş arka plan müzikleriyle süslendiği için tam bir rekabet havası yaratılıyor. Saha içinde ufağından bir dayılanma, teknik faul çalınacak bir itiş kakış, özetle biraz da madalyonun pis tarafına baksak tüm o kusurlara rağmen tadından yenmez bir seri olacak KnB.

    2 Görüş:

    1. Lise mi? Bunlar bildiğin kaslı amcalar yahu! Neyse anime evreninde bazı şeyleri sorgulamamak lazım...

      YanıtlaSil
    2. Güzel yorum. Animesine şöyle bir bakayım derken kendimi tutamayıp mangasının günceline kadar okuyup hobarey olmuş vaziyetteyim. Yapılan o kadar spektiküler :) hareketten sonra bunlar sadece lise oyuncusu vurgusu yapılınca nba oyuncularını animeye veya mangaya nasıl aktarırlardı diye düşünemiyorum açıkçası.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi