• Sakamichi no Apollon - 07



    Galiba bu serinin bir bölümü ilk defa üzerine tastamam oturdu. Son birkaç haftadır hep tempodaki aşırı hızdan şikayet ettiğim için böylesine sakin, hiçbir acelesi olmayan, karakterlere ufak ama etkili vuruşlar yapmaktan gocunmayan bir bölümü görünce hayran hayran izledim.

    (Asıl) Konserin başlamasıyla birlikte çocukların salona toplanmalarını gösteren sahnelerdeki animasyon, Sentarou ile Kaoru'nun neredeyse eşit ölçüde süre verilmiş karakter gelişimleri, bölümün tamamındaki yönetim performansı harikaydı. Müzikler için zaten ağzımı açmaya bile yeltenmiyorum, es kaza ters bir şey yazarsam Tanrıça Yoko çarpar.

    Bu gereksiz süratinden şikayet ettiğim Watanabe aslında "ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet" misali bir illüzyonla (yeteneğiyle) bizim bildiklerimizi bizden saklıyor. Sentarou'nun Jun'a attığı yumruk gibi doğrudan sonuca ulaşan gelişmeleri bizim önümüze seriyor. Yumruğun sebebini gayet iyi biliyoruz fakat Sentarou'nun bu bilince ulaşmasına gözlerimizle şahitlik etmiyoruz. Seri boyunca bu tutum sürdürüldüğü için alışılageldik anlatımı bekleyen izleyiciler için Sakamichi no Apollon oldukça delikli bir yapıdaymış gibi gözüküyor.

    Oysa hikayede hiçbir eksik, gedik yok. Bu, izleyicinin katılımını talep eden bir anlatım. Sevdiği kızın sevdiği adama Sentarou'nun yumruk atmasının nedeni kıskançlık değil (5. bölümde Kaoru'nun gördüğü mektupları hatırlayalım). Jin'in Yurika'yı kullandığı ihtimalini düşünmemiz isteniyor. Bu sayede de neredeyse hiçbir şey göstermeden hem Jin'in hem Sentarou'nun hem de Yurika'nın karakter gelişimleri yapılmış oluyor. Hepsi o okkalı yumrukla sahneleniyor.

    Şimdi bu bölümün son sahnesindeki koşmayı da eşcinselliğe bağlayacak tıfıllar olacaktır. Halbuki, bu bölümde yeniden altı çizildiği üzere (posta kutusunu açma sahnesi) doğru düzgün bir arkadaş ve aile hayatı olmadan Kaoru'nun yapayalnız geçmiş çocukluğunun ve gençliğinin Sentarou sayesinde ilk kez "doldurulduğu" o finalde yapılan illüzyonda saklı. Aynı illüzyon içinde, geçen haftaki kavgaya kadar geliştirilmiş Kaoru ile Sentarou'nun arkadaşlıklarının Kaoru için ne ifade ettiği de bulunabilir. Sihirbaz elbette ki numarasını hiçbir zaman açık etmeyecektir.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi