• Kuroko no Basuke - 08



    İlk olarak 6. bölümde çalınan şu savaş müziğini mümkünse her bölümde tekrarlasınlar. Topu alıp sahaya çıkasım geliyor. O parça resmen gazın kralını veriyor.

    Serinin ise tekrar rayına oturduğunu görmek güzel. Geçen haftaki gibi 435 tane maçı aynı bölüme sığdırmadıklarında ve bölümün büyük kısmını tek bir maçın ön hazırlığına, trash talklara, soyunma odası taktiklerine ayırdıklarında maçın da keyfi daha iyi çıkıyor.

    Tabii hala basketbolla ilgili temel hatalar yer yer mevcut. Örneğin, maçın başlarında Kagami ile savunmacı elemanın teke tek kaldıkları bir sahne var. Rakip takımın pota altı bomboş, üç sayı çizgisinin içindeyse 2 oyuncu var ve bir kişi de orta saha çizgisinde savunma yapıyor. Yani WTF?! Öyle bir savunma veya hücum dünyanın neresinde olur?!

    Fakat değişen rakiplerle birlikte seri de farklı basketbol prensiplerini sergilemeye başladı ki kendi adıma en güzel gelişme budur sanırım. Geçen bölümdeki Afrikalı devden sonra nihayet takım oyununu benimsemiş rakipler görebiliyoruz. Gerçekten de basketbolda (özellikle de defans temelli takımlarda) bir yıldızınız olmadan da bazı seviyelerde maç kazanmanız hiç zor değildir. Seirin'in rakibi çok akıllı bir defans taktiğiyle Kagami'yi ve Kuroko'yu duvara toslatıyor.

    İstedikleri kadar duvar örsünler Seirin'in bu maçı kazanacağı çok belli. Hele ki iş teke tek mücadeleye dönerse Kagami'yi durdurabilecek bir oyuncu yok. Yeter ki Kagami'nin bu üstünlüğünü iyice sindirmemize izin verilsin... yani gelecek bölümün 5. dakikasında maç bitirilmesin. Zaten intro+op+geçen hafta özeti derken üç dakika çöpe gidiyor, bir de çabucak maçı bitirince serinin kendisi iyice yüzeysel kalıyor.

    2 Görüş:

    1. Maç içi olunca çok saçma görüntüler ortaya çıkıyor ama trash talk vs. sayesinde bölümleri suratımda aptal bir sırıtışla izliyorum.

      Bir de şu hiç şut kaçırmamak nedir ya biraz daha gerçekçi olun bari! %60-70 arası bir orana bile razıyım. :p

      YanıtlaSil
    2. İşin sportif yanında dediğin gibi fahiş hatalar, absürtlükler olsa bile komedisini seviyorum bu serinin. Hele ki koç resmen gizli bir komedyen. Gerçi mizah yanı bu kusurların sadece üstünü örtmek için kullanılan bir taktikmiş gibime geliyor.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi