• Another - 6



    Hayırlı işler! Misaki oğlanmış... desem de inanmayın çünkü kütüphanecinin dediği gibi lanet bir kere başladığında insanların hafızaları değişebiliyor. Bu da doğal olarak Kouichi'nin gelişinden itibaren yaşananların ne derece gerçek ne derece hayal olduklarını müthiş bir muğlaklığın içine gömüyor. Hatta ortada gerçekten bir lanet olduğunu, bu lanet sonucunda ölen insanların gerçekten öldüklerini ve kütüphanecinin ağzından çıkan her lafın gerçekliğini güvenilmez kılıyor.

    Bu muğlaklıktan doğan güvenilmezlik belirgin bir gerilim yaratmak için düşünülmüş iyi bir strateji. Hiç şüpheye yer vermeyecek kadar mükemmel bir ses kullanımı ve sinemasal bir yönetim performansıyla bu stratejiyi birleştirince son derece normal olarak önümüze iyi bir anime çıkıyor. Fakat Another sadece germekle ve kendi hikayesini anlatmakla yetinmiyor. Biraz daha fazlasını deniyor ve bunda da şimdiye kadar döktürüyor.

    Nedir bu "biraz fazlası"? Korku türü olarak yaftalanan ve kullandığı kan ve ses efektleriyle bir bakıma bunu kendi de kabullenen Another işin aslının gizemde yattığını ve insanları asıl korkutacak unsurun bilinmezlik duygusu olduğunu çoktan çözmüş. Geçen hafta bu serinin korku edebiyatına çok hakim olduğundan bahsetmiştim, en azından bende uyandırdığı hissiyat bu yöndeydi. Bir adım daha ilerletelim: Another polisiye/gizem edebiyatına de sonuna kadar hakim bir seri.

    Önce Mei'nin ölü olduğuna inandık, şimdi yaşadığına inanıyoruz. Oysa Mei şu iki cümleyi aynı bölüm içinde sarf edip inandıklarımızı ve inanacaklarımızı yerle bir edebiliyor: "Ölü olmadığımı biliyorum." "Ben de annemin kuklalarından biriyim." Aynı şeyler Kouichi için de geçerli. Önce Kouichi'nin canlı olduğuna inandık, şimdi babasının telefondaki yarım kalan cümlesiyle içimize bir kurt düştü. Ama komedi yaparken bile şaşırtarak korkutan Another'ın asıl başarısı, bu ölümlerin doğaüstü güçler (hayalet, lanet, büyü vs.) tarafından mı yoksa kanlı canlı bir(kaç) katil tarafından mı gerçekleştirildiğine dair hiçbir ipucu vermiyor oluşu. Öyle görünüyor ki serinin sonuna kadar da vermeyecek hatta umarım bittikten sonra bile verip vermediğinden emin olamayız.

    p.s. Kırmızı ve yeşil gözler bilindik en eski göndermelerden biri olabilir mi?

    2 Görüş:

    1. rica etsem izlediğiniz bölümle ilgili düşüncelerinize daha çok yer verirmisiniz teknik şeyler yerine şimdiden teşekkürler :) yazılarınızın devamını dilerim

      YanıtlaSil
    2. Aslında o teknik detaylar da benim düşüncelerim ama biraz değişiklik fena olmaz tabii :)

      Bu arada "siz" zamiri bende kaşıntı yapıyor, "sen" daha bir içten, daha samimi...

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi