• Mawaru Penguin Drum - 24



    Bir bakıma bayağı depresif bir finaldi. Seri boyunca da sürekli akıl oyunlarıyla ters köşeye yatırıldığımız için ölüm-elma-ceza-yaşam gibi konuların farklı karakterlerin ağzından dillendirildikleri sahnelerde "acaba şimdiye kadar amaçlanan bu muydu?" diye içimden geçirmedim değil. Sanki yaşamayı bir ceza, bir kefaret gibi anlatan o sahneleri aslında serinin de tamamına biçmek mümkün. Önde üç kardeşin, ölmüş bir kızın küçük kardeşinin, ölmüş kızın şimdiye yetişkin olmuş arkadaşlarının dramları varken; arkada ise terk edilmiş çocukların, modern toplumun, çarpık ebeveynlerin günahlarının bir tezahürü yapılmaya çalışılıyordu. İnsanlar ön plandaki konuya pür dikkat kesilmişlerken belki de serinin ana temasını kaçırmış olabilirler ama Mawaru Penguin Drum tam anlamıyla çürümüş bir toplumun eleştirisini ve bu toplumun içindeki sönmeye yüz tutmuş umut ışığını anlatmaya gayret ediyordu.

    Peki ne kadarını, ne ölçüde başardı? Eh, onu söylemek güç. Bir kere ön plandaki hikaye öylesine detaylı ve iç içe geçmiş bir yapıya sahipti ki arka plana dikkat etmek oldukça zorlaştı. İlk bölümde gösterilen elmanın anlamının tam 6 ay sonra bu kez Kanba ve Shoma tarafından yinelenmesi (ilk bölümdeki o iki çocuk farklı veletlerdi) aslında aynı teraneyi tekrarlamak gibi görünebilir ama işte o 6 ay boyunca bu teranenin etrafı öyle çılgınca bir şekilde örüldü ki artık elma bile neredeyse önemsiz bir hale getirilmişti.

    Yanıtlanmamış onlarca soru var. Bunların her birine yanıt verme şartı elbette ki yok ama temel olanları yanıtlamak bence yönetmenin bir sorumluluğuydu... yapmadı. Masako'nun "Her şey bir rüyaymış" faslına inanmıyorum, daha doğrusu inandırıcı bulmuyorum, bulamıyorum. Bu çok basit bir yöntem. Belki taşları yerine oturtmak için evin boyasız olması, Himari'nin yalnızca anne ve babasıyla çekilmiş fotoğraf karesinin gösterilmesi bu yöntemi "yutulur" kıvama getirebilir ama "aaaa, hepsi rüyaymış yaw" kaç sene öncesinin Hollywood geyiğidir, bu animeye yakışır mıydı hiç? Yakışmazdı. E, yakışmadı da.

    Gerçi ne kadar kızsam da Penguen nasıl bir seri diye soran herkese muhteşem bir seri olduğunu söyleyeceğimi biliyorum. Kaldı ki gerçekten de muhteşem bir seri olduğunu düşünüyorum, hatta bu yılın en "derinlikli" işi olduğuna eminim ama sembolizmle derinlik yaratmakla iş bitmiyor ki! Ne kadar derin kazacağını da iyi ayarlamak lazım ve maalesef Penguen'in altı o kadar fazla kazıldı ki, neredeyse öbür taraftan bir delik açıp hava almaya başladı.

    10 Görüş:

    1. Zirvede bıraktılar. Yada zirvede içine ettiler..?

      Kendim için söyleyeyim: Benim için zirvede duran bir anime son 10 dakikası ile kendi kendini sessizce mahvetti. Bıraktıkları şekil o kadar gevşekti ki, istedikleri şekile sokup, her türlü izleyiciye sunabilirlerdi/yutturabilirlerdi... Sundukları şekil ise en yanlış olanı.

      Genel olarak mükemmel olarak görmesem kesinlikle üzülürdüm.

      Ha artısı yok mu, var. Çok cüretkar bir sondu. Hiçbir şekilde izleyiciye oynamadılar, üstüne üstlük birde sad ending sundular. Her animenin harcı değildir.

      YanıtlaSil
    2. Bu yılın -kendi adıma- en iyisi olduğuna şüphem yok bu serinin. Son olarak güzel bir ayar tutturdu, memnun etti beni. Campanella’nın ''Güneş Ülkesi''ne doğru bir yolculukla/arayışla -ilk bölümde söylediği gibi- kapandı perdeleri. Penguenlerin sıra sıra dizilmelerini görmek bile epey hoştu. Campanella, serinin başından beri ne anlatmak istediğine ve anlatacağına bir deniz feneri oluyor. Dediğin gibi toplumsal yapı, sistem, hayaller vs bunun temeli. Üç kişilik kardeşlerin ''kardeş'' adı ve sembolü ise bunun küçük ama derin parçalarından...

      ''Kader'' , sevgi, güzellik, yalan, ceza vs gibi kelimelere yükledikleri anlamlara, inanış veya inkarlara sarılan karakterlerini hikaye içinde çok iyi konuşturdu seri. Hikaye anlatımı bir şiir, bir masal gibiydi ve harika müzik/melodilerle nefis bir şekilde sürdürüldü. Derinliği ve kurgusu benim için tam bir başarı oldu. Sorulara dönük anlatım seyri çok dinamik kıldı. Bundan sonra izleyecekler daha hızlı bir tempo tutturabilecekleri için alacakları keyif artacaktır gibi geliyor bana. Herkesin kendine göre çıkarımlar oluşturabileceği bu seri mutlaka izlenmeli.

      YanıtlaSil
    3. medyum masako eski dünyadan kanba'yı hatırlıyor ama bi rüya gibi hatırlıyor. o yüzden bi rüya gördüm dedi. yoksa herşey bi rüya falan değildi. dünya tamamen değişiyor.

      YanıtlaSil
    4. Mawaru Penguindrum, aile nedir? nasıl olmalıdır? kan bağı olmayanlar aile olabilir mi? kötü ebeveynlerin çocuklarının hayatlarının nasıl harap olduğu, bu harabeyle(curse) bütün ömürleri boyunca neler çektikleri, nihayetinde kendi içlerine kapanıp(box), sevgisiz, hiçbir değeri olamayan, ve öldüklerinde geride hiçbir şey bırakamayacak bireyler olarak yaşayacakları ve kaderin onlardan çaldıkları herşeye rağmen sevgiyle(apple, penguindrum) bunların üstesinden gelebileceklerinin hikayesi anlatılıyor.

      ve bu hikayeyi de gayet mistik bi şekilde anlatıyor ki, bence bu işi mükemmel başarıyor.

      hikaye, müzik, animasyon ve en önemlisi orjinalliği ile açııık ara 2011'in en iyi animesi Mawaru Penguindrum.

      YanıtlaSil
    5. Keşke bir isim de bıraksaymışsın çünkü MPD için şimdiye kadar okuduğum en net açıklamayı sen yapmışsın. Ben hala oturtamadığım bazı detaylar yüzünden inceleme yazısını henüz yazamamışken böylesi kısa ama öz bir eleştiri yazısı seriyi çok iyi tanımladı.

      Haklısın, sade bir rüya diyerek hata etmişim. Daha çok bir hipnoz sırasındaki trans haline benzetmek daha doğru olabilirdi. Yazdıklarına tek itirazım, malum kutunun "yalnızca" içine kapanıklığı değil, aynı zamanda birileri tarafından tecrit edilme durumunu da yansıttığı hatta daha ağırlıklı olarak bu itilmişliği yansıttığı. Zira seri boyunca gösterilen tüm çocuklar (Tabuki ve Yuri de dahil) sevildiklerini duymak adına topluma katılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu itilmişliğin en bariz ifadesini de -şimdi adını unuttuğum- o toplama kampı/geri dönüşüm fabrikasında görüyoruz.

      YanıtlaSil
    6. sanetoshi bi bölümde kutunun "self" olduğunu söylemişti. tabi bu da metafor olduğundan, kutunun her karakter için, içinde bulundukları farklı bir ya da birden fazla psikolojik ya da sosyolojik sıkıntıyı temsil ettiğini söyleyebiliriz.

      çok doğru, dediğin gibi dışlanmışlık hissi da bunlardan biri. özellikle shouma, takakura ailesinin bi üyesi olmasından dolayı toplumun onlara olan bakışına karşı baya bişeyler diyordu.

      serinin yönetmeni de bi söyleşisinde, japon halkında "sorun yaratan" kişi ya da kişilere karşı toplumun "dışlama" tepkisinden bahsediyordu. seride de gayet net gösteriyor bunu.

      YanıtlaSil
    7. Bu seriyi izlemek için tatili bekledim ve malesef bir yerlerde spoiler resmini gördüm. Kanba ölüyor mu gerçekten? En sevdiğim karakter ölecekse/yok olacaksa ya da rüya muhabbetleri dönecekse izlediğim 24 mükemmel bölüm bana zaman kaybı gibi gelir. Ona göre hiç başlamayayım boşuna...

      YanıtlaSil
    8. Mesajını tam çözemedim. Serinin tamamını izleyip mi Kanba'yı sevdin yoksa bir kısmını izleyip mi? Öyle ya da böyle zaten bu bölüm hakkındaki yazımı ve buradaki yorumları okuduysan evet, bence de başlamasan daha iyi olur. Tren kaçmış gibi...

      Şaka bir yana, geçtiğimiz yılın en iyi serilerinden biri MPD. Spoiler yediğine üzüldüm ama bu seriyi tek bir spoilerla anlatacak kadar uzun bir cümle yazılamaz. Bence izleyip kendin deneyimlemelisin. Sonuçta izleyen herkesin kendi senaryosunu yazabileceği kadar derin bir yapım Penguen.

      YanıtlaSil
    9. İlk 2 bölümünü izlemiştim ilk yayınlandığı zamanlarda. Ama genelde bir meşguliyetim yokken bütün bölümleri art arda izleyip bitirmeyi sevdiğim için izlemeyi sonraya bırakmıştım. Böyle popüler serilerin spoilerlarından kaçış yok malesef. Sonunun bir kısmını öğrendiğim için bu yazıya şöyle bir göz atmakta bir sakınca görmedim ama zaten daha serinin 2 bölümünü izleyen biri için çok fazla spoiler içerdiği söylenemez.

      Yine de aman hiç mi mutsuz son izlemedik deyip son bölümde hayal kırıklığına kendimi hazırlayarak izlemeyi bir deneyeceğim sanırım. Bu kadar iyi eleştiriler aldığına göre kaçırmak olmaz.

      YanıtlaSil
    10. DevilRanger2.10.2012 00:30

      Çok güzel bir Animeydi :) Özellikle Animeyi sizin yorum ve görüşlerinizle izlemek çok daha güzeldi ^^ Seri ile bağlantılı olduğu söylenen Penguinbear serisini merakla bekliyorum... Umarım yakın bir zamanda çıkar :D

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi