• Ben-Tou - İnceleme



    Pejmürde bir hayat içindeki sersefil, fakir, gariban Satou bir gün süpermarkete girip yarı fiyatlı bentolar için dövüşenleri görür ve tam bir tane alacakken kendini iki seksen yerde buluverir. Satou'nun sayesinde bizlerin de zamanla öğreneceğimiz üzere bu şehirdeki her süpermarkette böylesi dövüşler bir ritüel ayarında sürdürülmektedir. Tam bir cangılı andıran bu marketlerde dövüşenler kurtlar olarak anılmakta ve her birine birer lakap biçilmektedir.

    David Production bir serinin animasyonunu üstlenme açısından henüz 4 senelik bir firma ama şimdiye kadarki işleri ve bu işlerde sundukları kalite parmak ısırtan cinsten. Ristorante Paradiso, Dogs: Stray Dogs Howling in the Dark, Level E gibi ortalama üstü yapımlar sunan stüdyonun hayli iyi bir çizgide yol aldığı belli. Ben-Tou da bu çizgiyi hiç bozmadan ama kendi içinde alabildiğine saçmalayarak ilerleyen öte absürt bir yapım.


    Seri boyunca Satou'nun ve Shaga'nın konsolda oynadıkları dövüş oyunlarını alıp birebir kopyalayarak süpermarkete uyarlayan Ben-Tou canı isteyince güldüren, canı isteyince animasyonuyla izleyenin gözlerini fal taşı misali açtıran; neyi ne zaman ve nasıl yapması gerektiğini bilen iyi bir anime.

    12 bölümlük süresi boyunca elinden geldiği kadar saçmalayan ve bundan da hiç gocunmayan Ben-Tou'nun aslında bu tarz "hafif" yapımlar içinde hayli ağır bir yere sahip olması gerekiyor ama böyle bir derdi bulunmadığı için kendini bir yere konumlandırmakla hiç uğraşmıyor (hatta sırf böyle bir derdi bulunmadığı için o ağır yere konumlanmış oluyor ama neyse...)

    İzlerken gerçekten eğlenmek, öyle kafayı yormadan yalnızca refleks icabı gülmek, fukara sümüğü gibi duvara yapışanların olduğu dövüşler izlemek ve tüm bunları da kaliteli bir animasyon eşliğinde gerçekleştirmek isteyenlere önerilebilecek, ne yaptığının gayet farkında olan ama asla kendini kasmayan bir seri Ben-Tou.

    2 Görüş:

    1. Sezonun güldüren ve dinlendiren serisini kaçırmışım anlaşılan. Yazın hayıflanmaya itti beni izlemediğim için.

      YanıtlaSil
    2. Boku wa Tomodachi ga Sukunai'yi de tavsiye ederim (özellikle ilk yarısını). Ben-Tou ile ikisi bu kısır sezonda benim için çok hoş sürprizlerdi.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi