Düz yolda koşarken bile ayağı takılıp düşmeyi başaran, her fırsatta zırlayan, hala hiçbir şeyin farkında olmayan, ezik mi ezik, sefil mi sefil, acınası mı acınası Yuki... vardı ya hani? Artık baş kahraman Yuki desek mi ufaktan acaba? Neyse, bu tanımlandırma zorunluluğu için henüz bayağı erken sayılır ama en azından başkarakterde bir kıpırdanma gördüğümüze sevindiğimi söyleyebilirim.
Başladığından beri Mirai Nikki'deki en büyük garipliğin hep birbirine yardım eden günlükçüler olduğundan bahsetmiştim. Sonunda bariz bir dalavereyle bu falsoyu da silmeyi başardı. Sonuçta 90 günlük bu ölüm oyunundan tek bir kişinin sağ çıkacağını biliyoruz, eh yani kimsenin birbirine yardım etmesine gerek yok. Oyunun kuralları gayet açık. Yalnızca Yuno'nun Yuki sevdasının nedeni belli değil ama ona da sıra gelecektir.
Seride birçok türe ait kalıpların kullanıldığını görüyoruz. Korku, gerilim, polisiye, dram, ecchi ve hatta hentai. Hentai'den kastım falcının geçmişindeki sahneler değil, Yuki'ye verdiği o ıslak öpücük. Fakat Mirai Nikki bu tür kalıpların kullanımında iyi bir denge tutturmuş durumda. Saydığım türlerin hiçbirinden fanservice malzemesi çıkartmıyor, sadece ağzımıza bir parmak bal çalıp hemen uzaklaşıyor. Bu üslubu göklere çıkarmanın bir alemi yok ama gayet başarılı bir taktik olduğunu da belirtmek şart.
Bölümden çıkarılacak tek ders, bu serideki hiçbir karakterin güvenilir olmadığı. Dedektifin sondaki manidar hareketlerinden de anlaşılacağı üzere bundan böyle (Yuki de dahil) kimsenin asıl niyetini kestirmek kolay olmayacaktır. Omurgasını gizem türünden yaratmış bir seri için bundan daha avantajlı bir durum olabilir mi.
İlginç bir anime oldu Mirai Nikki. Kesinlikle keyif verici. Kolların kesildiği, gözlerin çıkartıldığı bir bölüme power rangers manyağı bir karakteri sıkıştırmak herkesin harcı olmasa gerek. Sanki tarz olarak Deadman Wonderland ile Level E'yi bir araya getirmeye çalışmışlar gibi geliyor. Benzetmelere başlamışken 9th, Black Lagoon'dan Roberta'ya, Yuno-Yuki ikilisini Yakumo-Haruka'ya (Shinrei Tantei Yakumo) benzettim. Polis'i de bir yerden gözüm ısırıyor ama tam olarak çıkaramadım :)
YanıtlaSilDeath Note'u izlediğim ilk anı hatırlıyorum da, o tadı bir daha hiç yakalayamadım. Farklı tat aldıklarım elbette oldu ama, Death Note'un animeye başladığım ilk dönemlere denk gelmesinden midir bilinmez, bir türlü olmadı.
:) Yuno herhalde Haruka'nın birkaç paralel bir evrenindeki versiyonu olabilir ama Roberta benzetmesi bence cuk oturmuş. Tabii 9th ilerde saykoya bağlar mı bilemem.
YanıtlaSilDeath Note'un bence en büyük avantajı birbirini tamamlayan sadece iki başkarakter ile derdini rahatlıkla anlatabilmesiydi. Mirai Nikki'de haliyle öyle bir durum henüz yok. Sanki Yuno ve yancısı Yuki gibi sürüyor...du diyebiliriz belki bu bölümden sonra.
Henüz 5. bölümü izlemedim ama benzetmelere ben de dahil olayım istedim.
YanıtlaSilYuno gerek bir an masum bir an psikopat halleriyle olsun, gerekse dış görünüşü ve tavırlarıyla olsun birebir Elfen Lied'dan Lucy'dir. Artık buna kibarca çağrışım mı desem ne desem bilemedim.
Yüksek beklentinin bende bıraktığı çöküntü sebebiyle her yorumumda yerden yere vuruyormuş gibi oluyorum şu diziyi, ama...
Lucy'de bir bezginlik, "ya şimdi işin yoksa katliam yap" sıkkınlığı vardı ama. Yuno ise sanki insan biçmekten keyif alıyor ya da bu cinayetleri bir zorunluluk gibi görmüyor.
YanıtlaSil