• Mawaru Penguin Drum - 17



    Penguen'de değişen bir şey yok... her şeyin manyakça bir hızda ilerlemesi dışında. Ringo, Yuri, Masako ve şimdi de Tabuki. Kısa bir süre sonra taş taş üstünde bırakmayacak savaşın borazanları ötmeye başladı. Peki bu savaştaki taraflar dışında elimizde neler var? Eh... hala ve bir kez daha yalnızca boş atıp dolu tutmaya çalışacağımız olta takımları. Bir de bu bölümün son sahnesinde ağır ağır yükselen asansör gibi tırmanan bir gerilim. Ama ne gerilim!

    Yuri ile Tabuki. Bu ikilinin çocukluğa dayanan bir tanışıklıkları olduğu ve bu tanışıklıktaki sacayağının da Momoka olduğu belliydi (sanki daha önce serinin herhangi bir yerinde karşımıza hiç çıkmamış gibi). Yuri'nin nefret söylemlerine nazaran Tabuki'nin bağışlayıcılığı şimdilik benim içime su serpiyor. Zira bunca bölümdür kılına zarar gelse üzüleceğimizi bildiğim Himari'nin hayatı tehlikede. Yuri'nin intikam duygusu çok ağır basıyor ve gördük ki bu kadın (hımm?) canı istediğinde bir ölüm makinesine dönüşebilecek kadar kuvvetli. Öyleyse Tabuki bu kaosun içinde üstlendiği arabuluculuk görevini nasıl yerine getirmeyi planlıyor? Elbette ki henüz cevap yok.

    Ah şu Penguendrum'ın ne olduğu mevzusu! Bir türlü açıklanmadı çünkü -galiba- belirli bir nesneden bahsedilmiyor. Bir cisim yerine soyut bir kavram olduğunu düşünüyorum. İhmal edildiği takdirde Takakura ailesinden birinin (Kanba) en çok değer verdiği şey koparılacak. "Koparılacak" derken neyi kastettiğim sanırım belli. Olmadı üstteki 2. kareden bellenebilir :)

    Neyse, olayı 3. sınıf cinsel içerikli esprilere indirgemeyelim. Bu denli iç içe geçmiş ilişkiler yumağından Himari'nin nasıl bir kazak öreceğini merak ediyorum. Aslında merak ettiğim bu serinin tamamı. Yapbozun parçaları 17 bölümdür bizlere anlatıldı, gösterildi, tanıtıldı. Şimdi yapbozun kutusu üzerindeki büyük resim ("big picture" on chicken translate) de yavaştan belirdi gibi ama ben parçaları birleştirmenin hala çok uzağındayım. Büyük ihtimalle de serinin son saniyesine kadar bu mesafe adım adım kapanacak.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi