• Ben-Tou - 7



    Fanservice amacı güden bir bölüm için çok da fena sayılmayacak bir seyir. "Kızların orasını burasını gösterelim de geçen haftaki finalden sonra seyirciyi kaybetmeyelim" kolaycılığı yok ama. Her zamanki Ben-Tou abukluğunda esprilerle bir kez daha nasıl bir seri olduğunu kanıtlıyor. Daha çok duvarın ardındaki konuşmalar, tasarım harikası (!) omletler, Satou'nun taktığı motorlar gibi kendine has iyi bir mizah yakalıyor.

    Bu kadar boş bir bölümde (eh, filler gibi değil miydi) bile yine araya sıkıştırılan yemek savaşı harika. Bir de bu serideki şiddet ister istemez komik gelecek kadar aşırı. Ume gibi sonradan peydah olan bir yan karakterin attığı tekme bile komaya sokacak cinsten. Ice Witch'in yaptığı boyun kırma hareketi, yine suratı gösterilmeyen Kumral'ın havuz içindeki çiftli uçan tekmesi, uçuşan yumruklar, dizler... Sıradan bir havuz bölümünde bile Ben-Tou kendi çizgisini korumayı başarıyor. Öyle aman aman bir çizgisi yok ama en azından sadık kalmaya devam ediyor. Zaten farkını da bu sayede ortaya çıkarıyor.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi