• Ben-Tou - 6



    Satou, namıdiğer Ucube'nin zemindeki Monarch'a tavandan indirdiği yumruğa Fatality! denmez ne denir? Öncesinde Ice Witch'in tekme combolarıyla sersemlettiği Monarch bir de ara fasılda Shaga'nın bloklarına maruz kalınca herhalde teslim bayrağı çekmekten başka şansı kalmamıştı. Yine de Satou'nun o müthiş yumruğu içimin yağlarını eritti.

    Ben-To her zamanki acayipliğiyle henüz yarıladığı sürecine bir final sıkıştırıverdi. Sanki B-seri yapmaya çalışıyorlar ama bir yandan da A-seri'den fazla uzaklaşmıyorlar. Misal ecchi kullandıkları sahnelerde amaç baldır-bacak göstermek değil, espri dozunu tutturmaya çalışmak oluyor. Ya da dövüş sahnelerinde marizlene marizlene pişen Satou'nun nasıl çok ünlü Shaga'yı yendiğinden hiç bahsetmiyorlar. Aslında serinin kendisi çok büyük bir absürtlük temsili olduğundan bu gibi mantık hataları da "hata" olarak algılanmıyor.

    Şimdi Batı'nın Doğu çıkarması bittiğine göre elimizde 6-7 bölümlük yepyeni bir hikaye duruyor demektir. Wizard'ın da yurt dışında okumaya gitmesiyle bu hikayenin ne yöne kayacağını hiç kestiremiyorum. Aman! Sanki Ben-Tou'yu izleme nedenim Oshiroi'nin kitabındaki sapıkça metinler, Shaga'nın tahrip(k) gücü yüksek tekmeleri, Ice Witch'in buzdan oyulmuş mizacı ve elbette Satou'nun... Satou olması değilmiş gibi niye senaryodan bahsediyorsam.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi