• Mawaru Penguin Drum - 16



    Türkiye'deki belli forumlarda, animeyle ilgilenen sitelerde "Tuhaf" diye çevrilmiş bir türe rast geliriz. "Twisted" karşılığı olarak kondurulmuş bu tercümenin ne kadar sağlıklı olduğunu tartışmanın hiç sırası değil ama Penguen'e T-U-H-A-F demenin tam sırası bana kalırsa. Her hafta daha da acayipleşen bir süratle ilerleyen seri, önceki bölümlerinde yerleştirdiği soruları cevaplarken bile sıradışılığından ödün vermiyor. Süreç olarak aslında bana yabancı gelen bir seyir izlemiyorum: İlk bölümlerde (giriş) serinin üstüne inşa edildiği temeli ve bu temeldeki çatlakları bize öğreten anime, şu anda içinde bulunduğumuz orta bölümlerde (gelişme) kadrosundaki tüm karakterleri geliştirmeye çabalıyor, hepsinin aralarına ördüğü iplikleri her fırsatta sağlamlaştırarak. Ringo ve Yuri'den sonra bu haftanın galibiyse Masako.

    "Kötü kadın" ezberini bir çırpıda silen Masako'nun çocukluk yılları yarı dramatik, zalim dedesine karşı beslediği nefreti oldukça komik, geleceğe dair planları ise serinin her zamanki tutarlılığında gizemli bir anlatımla paylaşılıyor. Günlüğün peşinde koşmaya başladığından beridir amacının (Mario'yu kurtarmak) altını (Mario neden o durumda?) bir türlü netleştiremediğimiz Masako'nun niyeti yine tam keskinleşmese de teori üretmeye fırsat veren bir konuma getiriliyor.

    Karakter ilişkileri ve olay örgüsünün girift yapısı, herhangi kesin bir tahmine imkan vermeyişi bu serinin en büyük başarısı. Penguen'in bizlere tanıdığı bu zayıf "görüş menzili", karakterlerin anlatıcı rolünü üstlendikleri karmaşık, etkileyici, garip ve yer yer iğrenç hikayeleri beraberinde getiriyor. Animenin asıl hikayesinin yerinde saydığını söylemek abes olur ama izleyiciyi tek bir yolda yürütmekten kesinlikle kaçtığını, hatta yer yer yolunu şaşırttığını söylemek mümkün.

    Böylesine üst düzey bir yapının genelde duvara tosladığı anime sektöründe, Penguen'in inceden hissettirdiği aile, sevgi, kader vb. kavramlarla süslediği anlatısını şimdiye kadar harika bir yönetim çıkarmış ekibiyle birlikte sivrilteceğine dair benim şüphem kalmadı. 2011'in -ve büyük ihtimalle tarihin- en iyi animelerinden biri olmaya aday Penguen bittiğinde belki ardında şimdikinden daha çok soru bırakacaktır ama her sorunun bir yanıtı olmamalı, öyle değil mi?

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi