• Mawaru Penguin Drum - 12



    Bu seriyi izlerken artık beynimin acıdığını hissedebiliyorum. Hiç hakim olmadığım referanslar katlanarak çoğalırken kendimi süt bebesi gibi hissediyorum. Bu seri bir hafta bir kitaba, diğer bir hafta başka bir mitolojiye, beri hafta diğer bir tarihi olaya pas ata ata ortada sıçana çevirdi beni. Referans vermek harikadır, candır tamam da seri yavaş yavaş Japonlar için "for your eyes only" kıvamına gelmeye başladı.

    95'in ne olduğunu geçen hafta söyleyip bilmişim, seriye dair tek başarım bu sanırım. Bir de bu bölüm sonundaki yarı sevişme sahnesinin ilk bölüm sonundaki garip öpüşme sahnesini anlamlandırmasına sevindim. Kanba'nın ilk bölümde de Himari'yi öpmesi ve bu bölümde daha önce yaptığı fedakarlıktan bahsetmesi cuk oturdu. Böylece 12 bölüme sığdırılmış milyon tane bilinmezden bir tanesi silinmiş oldu... Sahiden sevinsem mi bilemedim.

    O tavşan metaforu, ağaç, elma falan neydi gerçekten hiç oturtamadım. Oturup baştan izleme gibi bir niyetim de yok bu saatten sonra. Shouma ile Kanba'nın babasının terörist saldırıyla alakası varmış. Büyük ihtimalle Penguindrum ile de ilgisi vardır ama kısa devreye doğru yol aldığım için üzerinde hiç düşünesim yok.

    2 Görüş:

    1. di mi ya safi karmaşa gibi birşeydi bu 12.bölüm..
      babaları penguenlerle mi çalışmış, ikizi mi varmış, annesi ölmesin diye bir işler mi karıştırmış gibi bi babaya odaklı dizi dizi sorularım var ama etrafımda kimse izlemiyor 'neydi bu izlediğim' diyebileceğim.. bir umut burada açıklanmıştır belki demiştim :)

      YanıtlaSil
    2. Babaları penguenlere çalışmış. İkizi olduğunu sanırım araba sahnesinden düşünüyorsun ama orada sadece kamera açısını değiştirdiler. İlk gördüğümde ben de aynısını düşünmüştüm. Annesi (eşi) ölmesin diye mi o saldırıyı düzenlemiş... işte orasını hiçbir şekilde bilmiyorum.

      Eninde sonunda izleyicinin seviyesine inecek açıklamalar yapılacak (diye umuyorum) ama şu anda resmen mal gibi ekrana bakmaktan canım çok sıkıldı. İzlerken bile bitse de ED'yi dinlesem diye içimden geçiriyorum sürekli.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi