• Ben-Tou - 3



    İlk iki bölümdeki saçmalık seviyesinin uzağında kalmış olsa bile 3. bölüm de yine serinin eğlencesini yansıtıyor. Kurtlar, Domuzlar, Fırtına vs. yanına bir de KKK (Ku Klux Klan) işlemeli eşofmanlar giyen Tazılar dahil oluyor. Açıkçası serinin bu saçmasapan dünyasında zekice yaratılmış isimlere hiç ara vermemesi lazım. Süpermarket cangılına her bölümde yeni türler, yeni cinsler eklenmeli. Karakterlere değil de onların simgeledikleri kavramlara daha fazla önem verilirse saçmalık ve doğal olarak mizah düzeyi daha da yükselecektir.

    Bölüm başındaki kısa parodi serinin gidişatıyla ilgili beni biraz düşündürdü. Ben-Tou'da kesinlikle süpermarket ve bento savaşlarının dışına çıkan bir mizah görmek istemediğimi fark ettim. Elbette ki bu benim şahsi düşüncem. Bir sahnelik uygulanmış böylesi bir parodiye bu serinin hiç ihtiyacı yok. Hatta 22 dakikanın hepsini süpermarkette çekseler bile Satou'nun baldırı çıplak koşturmasından daha eğlenceli olacağına eminim.

    Öte yandan yalnızca yemek savaşında başarılı olmadıklarını da gösterdiler. Yanlış anlamadan doğan esprilerde genelde dişi karakter çok masum bir cümleyi yanlış anlayıp abartı tepki verirken Oshiroi'nin yanlış anladığı konuşmayı kabullenip "hoşlanması" ve hatta bu konuşmayı ciddi ciddi irdelemesi beni çok güldürdü. Kadroya yeni katılan Shaga ile birlikte Buz Cadısı Yarizui'nin estirdiği soğuk havayı iyice minimuma indireceklermiş gibi görünüyor.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi