• Tiger & Bunny - 15



    Evet, bu bölümle birlikte ben de seriyi bırakanlar kervanına katılıyorum. Ne hikmetse şimdiye kadar devam edip hep bir şeylerin olacağını bekledim ama belli ki bu animeden hiçbir halt olmayacak. Yine son 3-4 bölümde bir olaylar döner, Bunny'nin seceresi öğrenilir ve öyle de biter. Bunu bekleyeceğim diye her hafta iki satır yazmaya kasmanın alemi yok.

    Sky High uzattığı hormonlu elmayı azıcık bastırarak un ufak eden bir kıza nasıl aşık olabiliyor? Kızın cümle kurma yetisi yok, kullandığı kelimelerin %90'ı da "Neden?". Sahiden neden? Neden bu kadar salak bu animenin çoğu karakteri?! Her gün suçlularla savaşan bu adam bu işte bir terslik olduğunu hiç mi düşünemiyor?

    Bir de arada Bunny'nin fanservice (?) kokan çok gerekli (!) sahnelerini izliyoruz. Ardından da androidin ucu yine dönüp dolaşıp Bunny'e patlıyor. Son olarak da Tiger güçlerini kaybediyor. "Aslında bu haftaki bölüm için senaryo yazmamıştık, 2-3 fikir toplayıp geldik" diyen yapımcılara şimdilik selametle. Seri bitince belki bir daha görüşürüz.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi