Denize ve yüzmeye ne kadar tutkuyla bağlı olduğunu ilk bölümlerden beri bildiğimiz Nakochi'nin özellikle ev halinin anlatıldığı sahneler benim çok hoşuma gitti. Öğretmen olan anne ve babası kendi öğrencileri üzerine hummalı bir tartışmaya girişmişken Nakochi sırtındaki küçük kardeşinin ve ayağının dibindeki baş belalarının :) şımarıklıklarıyla uğraşmaya çalışıyor. Seriyi sevme nedenlerimden biri de bu aile profilinde gizli. Evinden dışarı adım attığında titrek bir kediye dönüşen Nakochi kapıdan girdiği andaysa anne babasına fırça kayan, kardeşlerinin bakımlarını üstlenen bir kaplana dönüşüyor. Tabii ki yapımcılar bunu bir kez daha sıcacık bir metaforla anlatmayı tercih ediyorlar: Toprağa basmaktan korktuğu ve özgürce yüzemeyeceğini düşündüğü için prensi bile kurtarmayan deniz kızıyla.
Bölümün geri kalanı Nakochi'nin değişme çabalarıyla geçerken uzun süredir eksikliğini hissettiğim komediyi ön plana çıkarıyor. Maaşların ödenmesi sonucu Ohana'nın sefaleti, kızların alışverişe gitmeleri sonucu yine Ohana'nın sefaleti, Nakochi'nin "lafı hiç dolandırmıyorsun" dedikten sonra ardı ardına çam devirmesi sonucu Ohana'nın bitmez tükenmez sefaleti ve sokakta yol kesen delikanlılar yüzünden şimdiye kadar "Prenses" olarak tanıdığımız Yuina'nın sefaleti. Bunlar da yetmezmiş gibi Nakochi'nin banyoda yaşadığı ve harika canlandırılmış hayal ile Ren Usta'nın kahkahalara boğan imajı bir kez daha çok neşeli bir Hanasaku Iroha bölümü vadediyor. Nakochi'nin en sonda gelen o yusyuvarlak sırıtışı ise pastanın üstüne çileği yerleştiriyor.
0 Görüş:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.