• Tiger & Bunny - 12



    Jake'in birkaç bölüm daha seriyi sırtlayacağı belli oldu. Önce kahramanların gizli ajanını ortaya çıkardı (zaten çıkarmıştı ya, neyse), akabindeyse kameraları ne kadar sevdiğini bizlere gösterdi. İnsanları ikinci sınıf canlılar olarak gören Jake'in asıl derdi NEXT'lerin hak ettikleri değeri görememeleri. Bu yüzden Hero TV'nin kahramanlarını tek tek mekanına çağırıp hepsini küçük düşürmek istiyor. Bu bölüm bize gösterdi ki Jake'i yenecek bir kahraman yok, tabii Lunatic delirip ortalığı kana bulamazsa başka.

    Tiger'ın ilk defa Bunny'e yamuk yapması senaryo zaafı mı bilinçli bir davranış mı bilemedim. Hiç altını dolduramadıkları bir hamleydi. Sırf Bunny intikam alacak da tüm operasyonu tehlikeye atacak korkusuyla birden adamın yoluna çıkan Tiger, şimdiye kadar tanıdığımız karakterine ters bir davranış sergiledi. Neyse, zaten seride pek mantık aramıyorum. Bu kadar erken ortaya çıkarılan Jake'i bir şekilde alt edecekler ama nasıl yeneceklerini merak ediyorum. Belli ki kimsenin gücü Jake'in tırnağını bile kırmaya yetmiyor.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi