• [C] The Money of Soul and Possibility Control - 11



    İki gün üst üste final bölümü izleyince insan ister istemez kıyaslama yapmak istiyor. İki animenin mukayese kabul edecek bir tarafı yok tabii ama hiç değilse kapanışlarına gösterdikleri özen bile serilerin genel kaygılarını yansıtmak için yeterli. Bir tarafta kaybedilecek zaman yokken OP ve ED ile uğraşmayan, her saniyesinde bir şeyler anlatmak için çırpınan bir anime var. Öte yanda kaybedilecek zamanı bırakın doldurulacak zamanı olan, anlatacakları çoktan bitip bir şeyler "gösterme" zorunluluğu bulunan. 22 dakikayı bir şekilde sonlandırmaya ihtiyaç duyan bir anime var. Bu yüzden OP ile bölümü kısalttığı yetmiyormuş gibi ED'yi de 18. dakikasında başlatabiliyor. Sonrasındaki sahneler de doların (özetle Amerika'nın) Japonya'nın nasıl içine işlediğini göstermek ve Yoga'nın yarattığı gelecekten küçük bir kuple sunmak için sadece.

    Mikuni ile Yoga kapışırlarken onların assetleri/varlıkları da çarpışmaktadır. O hengamede animenin toplam değerini yansıtan bir sahne gelir: Mashu bir saat Q'ya neden savaştığına dair açıklama yapar ve Q "Bana ne!" deyip kestirip atar. Duygularıma tercüman olan Q'yu alkışlıyorum. Evet, al benden de o kadar. Niye anlatıyorsun ki bunları? Sen önce Micro-Mezzo-Macro, Direct, Cannibalization, Overheated Economy, Economic Blockade gibi terimleri anlat. Gerçi onları anlatma derdinde olmadığını anladık, "bu seriyi ekonomistler izlesin, gerisi kasımpaşa" diyorsun. E bari bu terimlerle nasıl rakibin yenileceğini anlatsaydın çünkü dünkü velet Yoga böyle önüne geleni devirip sonunda ağır abi Mikuni'yi de alt edince izleyicide az buçuk "lan?!" hissiyatı doğuyor. Hoş, bunun olacağını bile 3. bölümden itibaren açık etmiştin ya neyse...

    FV=PV+I (Gelecekteki Değer = Bugünkü Değer + Faiz)
    üzerinden ilerleyen animeden benim çıkardığım tek mesaj var: Gelecek mi bugün içindir, bugün mü gelecek için? Evet, yumurta-tavuk gibi anlattım çünkü onun kadar gereksiz bir muhabbet konusu. Sonucunda taraf seçmedikleri (ki seçemezler) gibi Yoga'nın geleceğini de Mikuni'ye benzetmeye çalışarak iyice sıvadılar. Masakaki sonda gelip "istediğin zaman beni bir çaldır" ayağı çekerken belli ki geleceğin Mikuni'sini şimdiden yetiştirmek istiyordu.

    Mononoke gibi olağanüstü ve Kuuchu Buranko gibi kalburüstü iki animeye imza atan Nakamura Kenji bu kez duvara tosladı. 11 bölüme fazla gelen içeriğiyle C yolculuğa çıkmadan son dakika toplanmış bavul gibiydi. Hem 11 bölüm için kesinlikle yetmeyecek derecede fazla konuyu içine kattı hem de en büyük hatayı bu konuların hepsini sürdürmeye çalışarak işledi. Kesinlikle çok kötü bir süre yönetimi sergileyen yönetmenin bu bölüm finalinde kendi adını söyletmesi de ayrı bir garibime gitti. Belli ki kopuk hikayelerin ve bağımsız arcların oluşturduğu animelerde daha başarılı ama C gibi "arkası haftaya" seriler şimdilik Nakamura Kenji'nin harcı değil. Bu teknikle daha ilk denemesi olduğu için kendisine hala güvenim tam. Bir hatadır oldu işte C.

    3 Görüş:

    1. 11 bölüm olması böyle güzel orjinal bir animeyi mahvetmek için yeterliydi, bana kalırsa yapımcıda ,yönetmede biliyordu bu şekilde olacağını...
      Bu tür animelerin piyasayı canlandırmak (Özellikle anime izleyicilerini dikkatini çekmek)için yapıldığını düşünüyorum çünkü NoitaminA'nın Fractal v.b animeleri çıkmadan önce animeler ölüyo v.b haberler görüyordum sık sık..Şimdi bakıyorum çevremdeki ecchi yada bilirsiniz onları animelere DVD,Blu-Ray satışları iyi değil bunu yazarda dile getiriyor ...etkili olmuş bence.
      C gibi animeler üzerinde uğraşılmış kafa yorulmuş yine de izleyicinin anlayabileceği birşey yapsalardı daha iyi olurdu.

      Bildiğim kadarıyla diğer NoitaminA animesi 'Guilty Clown'da yine benzer bir olayın yaşanacağını düşünüyorum galiba yönetmende serinin 11 bölüm olacağı için kaybettiğini söylüyordu(yanlış hatırlamıyorsam)


      Kapanış şarkısında 26 bölüm olduğu yazıyordu pek anlam veremedim :C

      YanıtlaSil
    2. Aslında bir bakıma doğru, anime gerçekten ölüm döşeğindeydi. Japonlar o feci depremden sonra tekrar doğru yolu bulmayı akıl ettiler. C de aslında fikirde çok iyi, uygulamada kötü bir animeydi. Yönetmenin diğer işlerine bakınca adamın "arkası haftaya" mantığına çok uzak olduğu görülüyor.

      Guilty Crown için ben ümitliyim. noitaminA olmasından mütevellit yine 11 bölüm sürmesi muhtemel ama arkada Death Note'un tamamını ve Aoi Bungaku'nun 2 bölümünü yönetmiş (hem de harika yönetmiş) Araki Tetsurou duruyor. Seikon no Qwaser gibi saçmalıkları yazan senarist serinin şimdilik tek falsosu gibi sanki.

      YanıtlaSil
    3. DevilRanger23.04.2012 03:42

      C - The Money of Soul and Possibility Control Hoşuma giderek ve zevkle izlediğim bir anime oldu şahsen benim için ^^

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi