• Tiger & Bunny - 9



    Ya tamam, Tiger & Bunny aksini iddia etmediği üzere hafif ve seyirlik bir seri. Kendini ciddiye aldığı falan yok ama yeni bir karakteri tanıtırken illa kıytırık sorunlar çıkması şart mı? Dragon Kid'i anlatan bölümde belediye başkanının telekinetik bebeğine bakma görevi Tiger'a veriliyor. Neden? Çünkü Tiger'ın 9 (!) yaşında bir kızı var. Kahramanlar arasından sadece Dragon Kid'e kanı ısınan bebek üzerinden sağlam bir 11 dakikayı çöpe gönderiyoruz.

    Bölümün ikinci yarısında üç tane embesil hatun bu bebeği kaçırıyorlar. Embesil olma nedenleri yakalandıklarında ortaya çıkıyor. Bir tanesi baygınlık geçiriyor, diğer ikisi sevimlilik yapıp durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Dragon Kid saçına taktığı toka sayesinde ailesini yad ederken Bunny de ailesini öldüren kişinin yüzünü hatırlamaya çok yaklaşıyor. Kısacası fillerdan hallice, izlenmese de bir şey kaybedilmeyen bir bölüm daha geride kalıyor.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi