• Panty and Stocking in Sanitarybox



    Geride kalan o kadar manyakça bölümden sonra yapımcılar hala seri boyunca bir şeylerin kendilerini kısıtladığını düşünmüş olmalılar ki tamamen iplerini kopartıp sınırları zorlayacak skeçler çekmişler. 1 dakikalık 8 parçadan oluşan OVA'da, seri boyunca işlenen birkaç bölümün konuları devam ettirilmiş, geri kalanlarsa sıfırdan yaratılmış. Ortaya Panty & Stocking çılgınlığına yakışır işler çıkmış ama bazılarını yemek yerken izlemenizi tavsiye etmem.

    Genelde cinsellik ve iğrençlik üzerinden espri türetilmiş (her zamanki gibi) ama sağlam bir P & S hayranı olmama rağmen yine de izlerken zorlandığım anlar vardı. Hele Garterbelt'in oyuncaklarıyla oynadığı bölüm ve Stocking'in yediği çerezin imalat aşamaları iyice midemi kaldırdı. Çizerlerin değişik tarzlar denemeleri hoşuma gitti fakat aslında bu seri söz konusu olunca "değişik" diye bir kavramdan söz edemeyiz. Ne de olsa adamların bir bölümde çizdikleri diğerini tutmuyor.

    2. sezonu bir ümitle bekleyen benim gibi sıkı hayranlara OVA'yı duyurmuş olayım.

    0 Görüş:

    Yorum Gönder

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi