• Deadman Wonderland - 4



    Aksiyona mola verip konu inşasına geçebiliriz. Geçen bölüm bıraktığımız yerden devam eden bölümde Ganta bir gazla ve artık kulak tırmalayan çığlıklarıyla Senji'ye namıdiğer Crow'a saldırıyor. Birkaç posta dayak yedikten sonra gerçeğin farkına varan Ganta aynı zamanda gücünü nasıl kullanabileceğini de öğreniyor. Bölümün geri kalanında bizi ilgilendiren çok da önemli bir gelişme yok. Önüne geleni marizleyen Shiro'nun yakalanması, gelecek bölümde Ganta ile Senji'nin kapışacak olmaları ve Tamaki'nin arkasından iş çevirdiği öğrenen Makina'nın hapishane müdürünü görmeye gitmesi kayda değer diğer gelişmeler olarak sıralanabilir. Unutmadan, Red Man'in ilk kez 10 yıl önce ortaya çıkması da dikkate alınmalı. Yaşanan felaketle aynı tarih ne de olsa.

    Kapılardaki şifre kutularındaki numaraların sıralanışından tutun kolundan manyak şeyler çıkaran Senji'nin kadın görünce utanmasına kadar seride herkes ve her şey ayrı bir çılgınlıkta seyrediyor. Tamaki gizli odalarda yarışmalar düzenleyip -muhtemelen- bahis üzerinden para kaldırıyor. Odası bile oyuncaklarla dolu bu hasta herifin "deney" adı altında düzenlediği organizasyonun adı bile hastalıklı: Ceset Karnavalı. Branches of Sin (BoS) sahibi mahkumları dövüştürerek izleyicilerine sınırsız vahşet sunacak olan Tamaki'nin Ganta'ya bir de mükafatı var. Ganta eğer kazanırsa şu anda hapishanede bulunmasını sağlayan Red Man ile tanışacak. Gerçi Red Man'in kimliği serinin bir yerinde saklı ama şimdilik spoiler vermek istemiyorum. Mangayı da okumadım ama her bölümü dikkatli seyrederseniz parçaları birleştirebilirsiniz. Kafamda yazdığım senaryonun doğru çıkmaması şimdilik tek arzum.

    Müzikler gerçekten olağanüstü olsalar da animasyon hala yeterli düzeyde değil lakin ilk bölümlerde ekranı kaplayan karartmadan ufak ufak vazgeçiyor gibiler. Bu bölümde Karnaval ile ilgili fikir versin diye gösterilen sahnelerde yine sansür uygulanmış ama o "fikri" almamıza yetecek kadar doğru bir teknik kullanılmış. Yani Japon kanallarının henüz böyle bir animeye hazır olmadıklarını anlıyorum ve sansür uygulamak zorunda olduklarını da biliyorum ama hiç değilse sahneyle ilgili genel fikri yakalayabileceğimiz kadar kısın kontrast ayarını. En azından bu bölümdeki kadar olsun, ona bile razıyım.

    3 Görüş:

    1. bu bölümdeki karnaval sahneleri ekstraydı mangada yoktu, önümüzdeki 2 bölümde sansür için kesin konuşabileceğiz, şimdiye kadar 4 bölüm 6,5 manga sayısı etti, daha önce konuştuğumuz gibi seri DtB gibi ilerliyecek, Ganta'nın çizimi ilk okul çocuğuna benziyor, red-man'ın kimliği için benim de bir düşüncem var olursa klişe olur.

      YanıtlaSil
    2. O kadar kestikten sonra böyle eklemeler yapmaları güzel. Mangaya başlayacağını söylediğinde bitirince yazacaksın sanmıştım ama böylesi daha iyi. Manga toplam kaç sayı ve sence ne kadarını animede görebileceğiz?

      YanıtlaSil
    3. şimdiye kadar 8 sayı okudum her biri yaklaşık 45 sayfa toplam 43 sayı son 2 ay yeni sayı çıkmadı, eğer anime 12 bölüm sürecek ise bu gidişat ile 20-25 sayı kapsayabilir, önümüzdeki bölümleri merak ediyorum şiddetli sahneler olacak.

      YanıtlaSil

    Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

     

    Neden?

    Küçükken gazetelerin verdiği "noktaları birleştir" oyununu çözerdik, hatırlar mısınız? Noktaları birleştirdiğimizde bir hayvanın veya nesnenin şekli ortaya çıkardı. Edebiyatta bu noktalar darmadağındır. Okur bu noktaları istediği gibi birleştirir, yeni şekiller meydana getirip istediğini elde edebilir. Buna "özgür algı" diyorum. Sinemada ise bu noktalar zaten yönetmen tarafından birleştirilip içi de boyanmış bir şekilde önünüze sunulur. Siz perdede bir insan gördüğünüzde bu insanın gerçekten var olduğunu ve oyunculuk yaptığını bilirsiniz. Dolayısıyla beyniniz anlatılan konuyu bu insanın üzerinden yorumlamaya güdülenir ve anlatılanlar hangi türde (korku/fantastik/drama/komedi vb.) olursa olsun sizin aklınız senaryo aşamasında yazılan metni (edebiyat) yönetmenin anlatımında idrak etmeye yönelir. Buna da "tarifeli algı" diyorum.

    Animasyonda ise bu noktalar birleştirilmiş olmalarına rağmen içleri bomboştur. Meydana getirilmiş şeklin neyi sembolize edeceğine karar vermek sizin seçiminizdedir. Bir insanı izlerken onun yaşayan bir varlık, oyunculuk yapan bir aktör olmadığının bilincindesinizdir. Gördüklerinizin hiçbirinin gerçek olmadığını bilir, hepsinin bir çizerin elinden ekrana yansıdığının farkında olarak izlemeye devam edersiniz. Bu anlatım tekniği de anlatılan konuyla yakınlaşmanızı kolaylaştırır. Edebiyat kadar özgür olmasa da izleyiciyi sinemadan çok daha serbest bırakmakta ve hikayeyi ön plana çıkarmayı başarmaktadır. Buna henüz bir isim bulamadım, zaten bu yüzden izliyorum.

    Followers

    Sugoi